Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3452 Esas 2020/222 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3452 Esas 2020/222 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/3452
Karar No : 2020/222
Karar Tarihi : 29/01/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3452 Esas 2020/222 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/3452 E.  ,  2020/222 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalı...Sigorta A.Ş., davalı ..., davalı ... mirasçıları vekillerince temyiz edilmiş, davalı...Sigorta A.Ş vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.04.2019 Çarşamba günü davalılar ... mirasçıları vekili Av. ... geldi. Davacı ve diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekili dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle iade edilen dosya ikmal edildikten sonra tekrar gelmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili; 04.09.2005 günü davacının yolcu olarak bulunduğu alkollü sürücü davalı ..."ın sevk ve idaresindeki davalı...Sigorta A.Ş."ne sigortalı aracın, davalı ..."ın sürücüsü ve ..."ın maliki olduğu araca çarpması sonucu davacının hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, sol ayağın diz üstünden kesildiğini belirterek tedavi masrafları, refakatçi, ulaşım gideri, protez gideri, geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle uğradığı zarar için fazlaya ilişkin hakları saklı
    kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın ve 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili; 10.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 256.956,98 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... vekili; davalının olayda kusurunun olmadığını, kusurun davacı ve karşı araç sürücüsünde olduğunu, olayda hatır taşımacılığının söz konusu olduğunu ve talep edilen miktarların çok yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı...Sigorta A.Ş. vekili; davalı şirketin sorumluluğunun limitle sınırlı olduğunu, davanın açılmasına sebep olmadıklarını ve temerrüde düşürülmediklerini, manevi zararlardan ise sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ...; 02.05.2006 tarihli celsede davayı kabul etmediğini, kusuru bulunmadığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... Mirasçıları vekili; malik görünen davalıların annesi ..."ın kazadan 10 yıl önce vefat ettiğini, aracın zilyetliğinin de 1997 yılından beri başka bir kişiye bırakıldığını, olay tarihinde ölmüş olması nedeniyle resmi kayıtlarda adının geçmesinin işleten sıfatının olduğu anlamına gelmeyeceğini ve davacının da beyanlarından mirasçılara karşı davaya devam etmek istemediğinin anlaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalılardan ... ve onun mirasçılarına yönelik açılan davanın açılmamış sayılmasına, 256.956,98 TL iş görmezlik tazminatının % 15"i hatır taşımacılığı ve % 20"si davacının kusuru olmak üzere %35 oranında indirim yapılarak 167.022,00 TL iş görmezlik tazminatının davalılar ... ve...Sigorta A.Ş."nden müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılar ...,... için olay tarihi olan 04/09/2005, davalı sigorta şirketi için dava tarihi olan 27/12/2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ...,... "dan olay tarihi
    olan 04/09/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı...Sigorta A.Ş. vekili, davalı ... vekili ve davalı ... Mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle, davacının araçta kusursuz yolcu oluşu ve oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ... vekili ve davalı...Sigorta A.Ş. Vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
    Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
    2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının
    açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
    Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 04.09.2005 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince ıslah talebi 10.11.2015 tarihinde yapılmış, ıslah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalı ... vekili tarafından kendisine tebliğ edilen ıslah dilekçesine karşı 23.11.2015 tarihinde zamanaşımı definde bulunulmuştur.
    Mahkemece, davacının, maddi tazminat talebinin miktarının 10/10/2015 tarihli Aktüerya bilirkişi raporunun düzenlenmesine kadar belli olmadığı gerekçesiyle zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
    Davacıya ait tıbbi belgelere göre, davaya konu kazada, 04.10.2005 tarihinde dizüstü amputasyon yapıldığı, Muğla Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nce Adli Tıp Uzmanı tarafından düzenlenen rapor ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Polikliniği"nce beş kişilik heyet tarafından düzenlenen 01.10.2014 tarihli raporda uyluk alt kısmından bacağın kesilmesi (amputasyon) halinin olay tarihinden itibaren %53 oranında kalıcı iş göremezliğe neden olduğu belirtilmiştir.
    Davacının yaralanması ile ilgili gelişen bir durumun varlığı da ispat edilememiştir.
    Davaya konu trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK"nun TCK 89 ve 66/1-e maddelerine göre öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Buna göre davada, kaza tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı dolmamış ise de, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında K.T.K. 109. Maddede öngörülen zamanaşımı süreleri dolmuştur.
    O halde, mahkemece eldeki davada somut olayda davacıya 4.10.2005 de dizüstü amputasyonu yapıldığı gelişen durum da olmamasına göre, ıslah edilen kısım yönünden temyiz eden
    davalı ... vekilinin ıslah zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilerek hüküm kurulması gerekirken zamanaşımı itirazı yazılı gerekçe ile reddedilerek hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    3- Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda, tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
    Somut olayda, temyiz eden davalının sigortaladığı araç sürücüsü ile davacının arkadaş oldukları, davacının ücret karşılığı olmaksızın taşınması sırasında kazanın meydana geldiği dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece karar verilirken, somut olayda hatır taşıması bulunduğu kabul edilmiş ise de, tazminattan %15 oranında indirim yapılmıştır. Mahkemece, somut olayda hatır taşıması olduğunun kabulü ve hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılması yerinde olmakla birlikte yapılan indirimin oranı Dairemizin yerleşik uygulamaları ve somut olayın özelliklerine göre bir miktar az olmuştur.
    Bu durumda mahkemece, hatır taşıması nedeniyle, Dairemiz uygulamaları ile de benimsenen, somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun olan %15 oranında indirim yapılması gerekirken, somut olay şartlarına uymayan düşük oranda hatır taşıması indirimi yapılması doğru görülmemiştir.
    4- Davalı ... Mirasçıları vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Davacı vekili, 23.11.2006 tarihli celsede, davalı ...’ın dava açılmadan önce ölü olduğunu tespit ettiklerini belirterek ... hakkında ayrı bir dava açarak bu dosya ile birleştirilmesini talep etmiş; 14.02.2007 tarihli celsede ise ... ile ilgili olarak ayrı dava açmayacaklarını, diğer davalılara karşı davalarına devam ettiklerin bildirmiştir. Bu kez 20.02.2014 tarihli celsede, davalı ..."a karşı da davalarına devam ettiklerini ve mirasçılarını davaya dahil edeceklerini bildirmiş, bunun üzerine davalı ..."ın tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi yönünde 28.02.2014 tarihli dava dilekçesini sunmuştur.
    Mahkemece, davacı vekilinin 14/02/2007 tarihli celsedeki beyanı gerekçe gösterilerek, bu davalıya ve onun davaya dahil edilen mirasçılarına karşı açılan davanın
    açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm dahili davalılar vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Mirasçıları lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücreti takdiri gerekirken, vekalet ücreti verilmemiş olmasıda doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ve davalı...Sigorta A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı...Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ... mirasçılarına verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalılar...Sigorta A.Ş ve ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ... mirasçılarına ve...Sigorta A.Ş."ye geri verilmesine 29/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara