Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2219 Esas 2021/2709 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2219 Esas 2021/2709 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/2219
Karar No : 2021/2709
Karar Tarihi : 15/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2219 Esas 2021/2709 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2219 E.  ,  2021/2709 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; müvekkilinin davalı ... İnş Nak. Ltd. Şti."nden alacaklı olduğunu, alacakla ilgili ... 6. İcra Müdürlüğünün 2011/5864 sayılı dosyası üzerinden takip yaptıklarını, davalının borcu karşılayacak yeteri kadar malı bulunmadığını, aciz durumda bulunan davalı ile ilgili yaptıkları araştırma sonucunda davalının dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiğini belirterek yapılan tasarrufların İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar ... ve ... vekili; açılan davanın hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazın mülkiyetini devralmada kötü niyetli olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalıların kötü niyetli olduklarına yönelik herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, taşınmazın tapu satış
    senedindeki değeri ile gerçek rayiç değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın varlığına yeterli sayılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İptal davasından maksat, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda; davalıların kötü niyetli olduklarına yönelik herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, taşınmazın tapu satış senedindeki değeri ile gerçek rayiç değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın varlığına yeterli sayılmayacağı, akit tablosundaki değer ile bilirkişi raporu ile belirlenen rayiç değer arasındaki farklılığın taşınmazlar üzerindeki geri alım hakkından kaynaklandığı, davalılar ..., ... ve ..."in iyi niyetli olarak taşınmazları iktisap ettikleri,taşınmaz maliki olmayan diğer davalılara husumetin yöneltilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buna göre borçlu ile onunla hukuki muamelede bulunun kişi zorunlu hasım konumundadır.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın, tasarrufa konu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir.
    Dava konusu taşınmazlardan ... İli- ... İlçesi- ... Mah.-16403 Ada-12 Parsel- A Blok-Zemin Kat- No:2- bağımsız bölüm davalı borçlu ... İnş.Ltd.Şti.adına kayıtlı iken 26/05/2011 tarihinde davalı 3.kişi ...’a, davalı 3. kişi ... tarafından da 10/06/2011 tarihinde davalı 4.kişi ...’e devredilmiştir. ... İli- ... İlçesi- ... Mah.-16403 Ada-12 Parsel- C Blok- 1. Kat- No:4-bağımsız bölüm 26/05/2011 tarihinde davalı 3.kişi ...’a, ... tarafından da 01/06/2011 tarihinde davalı 4.kişi ... ’ya devredilmiştir. ... İli- ... İlçesi- ... Mah.-16403 Ada-12 Parsel- A Blok-Zemin Kat- No:4-bağımsız bölüm 26/05/2011 tarihinde davalı 3.kişi ...’a, ... tarafından da 01/06/2011 tarihinde davalı 4.kişi ...’e devredilmiştir. Davanın bu taşınmazlar için davalı 4.kişiler ..., ... ve ... yönünden reddi doğru ise de; davalı borçlu ... İnş. Ltd. Şti.’nin yetkili ortağı Niyazi ...’in davalı 3.kişi ...’ın kuzeni olduğu belirtilmiş olup; mahkemece bu kişilerin nüfus kayıtlarının getirtilerek, akrabalık bağının tespitinden sonra davalı 3.kişi ...’ın davalı borçlu ... İnş. Ltd. Şti."nin İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya ../...
    zarar verme kastıyla taşınmazlarını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre İİK’nın 283/2. maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişi ...’ın dava konusu bu taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle(davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere) sorumlu tutulması düşünülerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    3-Öte yandan; İİK"nun 280/son fıkrasında; ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
    Somut olayda dava konusu ... İli- ... İlçesi- ... Mah.-16403 Ada-12 Parsel- A Blok-Zemin Kat- No:2- bağımsız bölümün tapuda pide fırını olarak, ... İli- ... İlçesi- ... Mah.-16403 Ada-12 Parsel- A Blok-Zemin Kat- No:4-bağımsız bölümün ise dükkan olarak göründüğü anlaşıldığından bu taşınmazların devrinin İİK 280/3 gereğince ticari işletme devri olup olmadığı hususu da karar yerinde tartışılmadan faaliyet ile ilgili gerekli araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara