Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/11633 Esas 2016/1224 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/11633 Esas 2016/1224 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2015/11633
Karar No : 2016/1224
Karar Tarihi : 08/02/2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/11633 Esas 2016/1224 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/11633 E.  ,  2016/1224 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davacıya ait araç...adlı kişinin sevk ve idaresindeyken, aracın camına yandan geçen aracın birikmiş yağmur suyunu sıçratması nedeniyle yavaşladığını, bu esnada arkadan gelen başka bir aracın davacının aracına arkadan çarptığını, kaza nedeniyle araçta oluşan 10.100,00 TL"lik hasar bedelinin davalı tarafından ödendiğini; ancak kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybının ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL. değer kaybının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırarak 2.400,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı aracını genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortaladıklarını, ihbarla açılan hasar dosyasında davacı aracındaki 10.100,00 TL"lik hasar bedelini ödeyip poliçeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, davacının değer kaybı talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 2.400,00 TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazası nedeniyle davacı aracında oluşan değer kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

    Davacı taraf, davalı ile aralarında kasko sigorta poliçesi olduğunu, davacı aracının karıştığı iki araçlı kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin davalı kaskocu tarafından ödenmesine rağmen değer kaybının ödenmediğini belirterek tazminat talebinde bulunmuştur. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu trafik kazasına karışan ve davacı aracına arkadan çarpmak suretiyle hasara neden olan ...plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısının, davalı ...Ş. olduğu görülmüştür. Bu durumda davalı sigortacı, hem davacı aracını kasko poliçesi ile sigortalayan, hem de davacı aracında hasara yol açan karşı aracın trafik sigortacısı olan şirkettir. Dava dilekçesindeki davacı anlatımından, dava konusu araç değer kaybının davalıdan tahsili isteminin, davalının davacı aracının kaskocusu olması nedeniyle mi, yoksa karşı aracın zorunlu trafik sigortacısı olması nedeniyle mi talep ettiği anlaşılamamakta, kararın gerekçesinde de bu durum tartışılmamıştır.
    Bu durum karşısında mahkemece, öncelikli olarak davacı tarafa uygun bir süre verilerek, dava konusu değer kaybının tazminini davalıdan kendi kaskocusu olması nedeniyle mi yoksa karşı araç zorunlu trafik sigortacısı olması nedeniyle mi talep ettiği açıklattırıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davalı aleyhine kabul hükmü kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de dosya kapsamının incelenmesinde, mahkemece hükme esas alınan 16.03.2015 tarihli makina mühendisi bilirkişisi raporunun, davalı ... şirketine tebliğ edildiği; ancak rapora karşı beyan ve itiraz süresi olan yasal iki haftalık süre dolmadan davanın esası hakkında karar verildiği görülmektedir.
    ...ı"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmü düzenlenmiştir.Yine 6100 Sayılı HMK"nın 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak;yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.Bu husus da usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
    Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 Sayılı HMK"nın 280/1 maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü; aynı Kanun"un 281/1 maddesi ise "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler" hükmünü amirdir.
    Somut olayda, davalı ... şirketi vekiline mahkemenin hükme esas aldığı değer kaybı hesabına ilişkin bilirkişi raporu tebliğ edilmiş ise de; rapora itiraz haklarının kullanılması için Kanun"un tanıdığı yasal iki haftalık itiraz süresi dolmadan 16.04.2015 tarihli celsede davanın esası hakkında karar verildiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece, değer kaybı hesabına ilişkin bilirkişi raporunun davalı ... şirketi vekiline usule uygun şekilde tebliğ edilmesi ve itiraz süreleri beklenerek davalının itiraz hakkını kullanması sağlanmak suretiyle savunma ve delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davalının itiraz ve savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devam edilmek suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Diğer yandan davacı tarafından 2.000,00 TL. değer kaybı üzerinden dava açıldığı, 02.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep artırılarak 2.400,00 TL"nin tahsilinin talep olunduğu; anılan ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmeksizin davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı HMK"nın 177/2 maddesi "Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir" hükmünü amirdir. Davacı taraf, ıslah talebini duruşma dışında, 02.04.2015 tarihli dilekçesi ile mahkemeye sunmuştur.Bu dilekçenin davalı tarafa tebliği sağlanıp davalı tarafın varsa ıslaha karşı itiraz haklarını kullanması sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Yine davacı tarafça, iş bu davada araç hasarı talep edilmemiş, ancak kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı istenmiştir. Mahkemece benimsenen 16.03.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 2.400,00 TL. değer kaybı tazminatına hükmolunmuş ise de , mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda araç değer kaybı hesaplaması doğru yapılmamıştır. Eksik inceleme ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez.
    Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması; ya da araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, ... veya ...Genel Müdürlüğü ... Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi(makina mühendisi) veya bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre; davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi vs. gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 08/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara