Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/18736 Esas 2016/5947 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/18736 Esas 2016/5947 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2015/18736
Karar No : 2016/5947
Karar Tarihi : 16/05/2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/18736 Esas 2016/5947 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/18736 E.  ,  2016/5947 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :.....Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların reşit olmayan ehliyetsiz oğlu ..."ın kullandığı aracın polisin dur ihtarına uymayıp kaçtığını, kovalamaca sırasında bu aracın davacının aracına çarpıp yoldan çıkardığını, davacının tekrar yola girmeye çalışması esnasında arkadan gelen davalıların oğlunun peşindeki polis aracının davacı aracına arkadan çarptığını, aracın savrulup bir evin balkonuna düştüğünü ve eve zarar verdiğini, araç hasarının 12.000,00 TL. olduğunu, davacının çekici ücreti ve zarar verilen evin sahibine ödenen bedel de dahil toplam 16.180,00 TL"lik zararı olduğunu, araç hasar bedelinin 6.000,00 TL"sinin sigortadan alındığını, bakiyesinin davacı tarafından ödendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. maddi tazminat ile tespit olunacak araç değer kaybının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, davalıların velayeti altındaki sürücünün kazada kusuru olmadığını, davacı aracının zarar görmesine neden olan kazanın davacı ile polis aracı sürücüsünün kusurundan doğduğunu, davacının taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 10.000,00 TL"nin davalı ..."dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının ve maddi tazminata ilişkin
hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı ... vekilinin tüm; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli, aracın çekilmesi için ödenen ücret ve dava dışı 3. kişinin evine verilen zarardan oluşan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalılar ... ve ..."ın velayeti altındaki karşı araç sürücüsü ..."ın kazaya neden olduğu gerekçesiyle, sürücü ..."a velayeten anne babası olan davalılara davayı yöneltmiş; davalı ..."ın aynı zamanda araç maliki olduğunu da belirterek zarar tazmin talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davalılar ... ve ... hakkında sürücünün velisi sıfatıyla yargılama yürütülmüş, yargılamanın devamı sırasında sürücü ..."ın reşit olması nedeniyle yargılamaya bu davalı hakkında devam edilerek, dava sonunda davalı ..."ın davacı talebinden sorumluluğuna hükmolunmuştur. Davacı tarafın tazminat talebinden, haksız fiil faili olan davalı sürücü ..."ın sorumluluğuna hükmedilip, davalı veli ..."ın sorumluluğuna hükmedilmemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak, davalı ..."ın oğlu olan davalı ... tarafından kullanılan ve kazaya karışan aracın, davalı ... adına kayıtlı olduğu dosya kapsamı ile sabit olup bu davalı hakkında sorumluluğa hükmedilmeyişi hatalıdır.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 Sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması
kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Yapılan bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında; davacının davalılar ... ve ... aleyhine araç sürücüsü ..."a velayeten dava açılmış ise de, davalı ..."ın aracın maliki olduğu bildirilerek sorumluluğunun vurgulanmış olduğu, davalı ..."ın kaza yapan aracın işleteni olması itibariyle davacının zarar talebinden sorumlu olduğu hususları gözetilerek; bu davalı yönünden de sorumluluğa hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile sadece araç sürücüsü olan davalı ..."ın sorumluluğuna hükmedilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

Avukata Sor Hemen Ara