17. Hukuk Dairesi 2016/4859 E. , 2019/2580 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkili ..."nın sevk ve idaresinde bulunan ve mülkiyeti diğer müvekkili ..."ya ait araç ile işleteni Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş olan aracın karıştığı çift taraflı kaza sonucu, müvekkili ..."nın yaralandığını, çalışamadığı süre için kazanç kaybına uğradığını ve tedavisi için ulaşım gideri yaptığını, diğer müvekkili ..."ya ait araçta ise hasar meydana geldiğini, hasar ve zarar için sigorta tarafından 14.000,00 TL civarında ödeme yapıldığını ancak zararın karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili ..."ya ait araçta meydana gelen değer kaybı için 5.000,00 TL, müvekkili ..."nın kazanç kaybı nedeniyle 4.500,00 TL, ulaşım gideri olarak 500,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi, müvekkili ... için 10.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.10.2015 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna itirazları baki kalmak kaydıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, maddi tazminat talebini davacı ... için 840,00 TL ulaşım gideri, 10.400,00 TL çalışılamayan dönemler için, davacı ... için 5.000,00 TL araç değer kaybı olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça sürücü hakkında dava açılmadığını, müvekkilinin gerek araçların bakım ve onarımını ve gerekse araç sürücülerinin seçimi, yetişmesi ve verilen
emir ve talimatlarla üzerine düşen dikkat ve özeni gösterdiğini, müvekkile atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olmadığını, davacı ..."ya ait araçta meydana gelen hasar ve zararın sigorta tarafından karşılandığını, diğer davacı ..."nın raporlu olduğu dönemde varsa ücretini SGK Başkanlığından ya da çalışmış olduğu şirketlerden alması gerektiğini, davanın Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine ihbarını ve neticede davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı ... için 3.882,00 TL ve diğer davacı ... için 840,00 TL ve 6.400,00 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29.04.2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 01.10.2014 tarihli raporunda davacının trafik kazası nedeniyle iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 2 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili, trafik kazasından önce ortağı olduğu şirketler bünyesinde genel müdür pozisyonunda çalıştığını ve bu şirketlerin maden mühendisi olarak saha işlerini de yürüttüğünü, kazadan sonra yaklaşık 3 ay çalışamadığını, bu dönemde kazanç kaybına uğradığını iddia etmiştir.
Davacının geçici işgöremezlik nedeniyle talep edebileceği zarar, çalışmakta olduğu işini yapamaması nedeniyle uğradığı kazanç kayıpları olup, işvereni tarafından bu sürede maaşı yatırılmış ise, maaşı dışında kalan fazla çalışma ücreti, ikramiye vs. gibi yan ödemeler üzerinden tazminat belirlemesinin yapılması gerekir. Bu nedenle davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının geliri hesaplanırken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi"nden gelen yazı cevabında 2012 yılı itibariyle bildirilen asgari ücretlere göre davacının şantiye çalışmaları karşılığı 3.200,00 TL, genel müdür olarak aynı zamanda büro çalışmaları karşılığı 2.000,00 TL olmak üzere aylık asgari 5.200,00 TL gelir elde ettiğinin kabulü ile 2 ay işgöremezlik süresinden dolayı toplam 10.400,00 TL maddi zararının olduğu belirtilmiş, mahkemece davacının sigortalı olarak çalıştığı, raporlu olduğu dönemde maaşını aldığı, ortaklık bağının bulunduğunu bildirdiği şirketlerin Vergi Dairesinin yazı cevabına göre maliyeye zarar bildirdikleri dikkate alınarak yalnızca şantiye çalışmalarından dolayı 2 ay karşılığı olan 6.400,00 TL kazanç kaybının olacağı belirtilerek buna göre karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Mahkemece yapılan, davacının tazminat hesabına esas geliri ve kayıplarını belirlemeye ilişkin araştırma yetersizdir. Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, davacının gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davacının kaza tarihinde çalıştığı işyerinden, kaza sonrasında davacının çalışamadığı (geçici işgöremezliğe maruz kaldığı) dönemde maaş ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa miktarı ve davacının işgöremez halde bulunduğu dönemde elde edemediği fazla çalışma, ikramiye vs. gibi yan ödemelerin miktarı konuları detaylı biçimde sorulmalı, SGK"dan maaş bordrosu, hizmet döküm cetveli ve sosyal güvenlik kayıtları ile davacının ortağı olarak çalıştığını belirttiği şirketlerin ticari defterleri getirtilmeli, bundan sonra ticari defterler, maaş bordroları ve SGK kayıtları birlikte incelenerek, davacının bu şirketlere şahsi katkısının da değerlendirildiği, muhtemel gelirinin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlendiği, anılan ilkelere göre geçici işgöremezlik zarar hesabı yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de hükümde davacı ve davalı taraf için ayrı ayrı maktu vekalet ücretine karar verilmişse de davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini
vekille temsil ettiren davacı lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi, yine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT"nin 10/4. maddesinde "Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlenmesine yer verildiğinden mahkemece davacıların kabul edilen maddi- manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti belirlenmesi gerektiğinin kararda gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı taraf trafik kazası sonucu yaralandığını belirterek tedavi süresince yaptığı ulaşım giderinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan, makine mühendisi tarafından hazırlanan 17.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; dosya kapsamında davacı tarafından ibraz edilen belgeler ve ulaşım gideri talebi hakkında hesaplama yapılmış ve mahkemece bu tedavi giderleri yönünden bilirkişi tarafından tespit edilen 840,00 TL"nin kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, konusunda uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, davacının tedavi süresi belirlenerek davacı tarafın talep edebileceği ulaşım gideri tespit edilerek davalının konusunda uzman bilirkişi tarafından tespit edilen tazminatla sorumlu tutulması gerekirken eksik inceleme ile hazırlanan ve denetime elverişli olmayan makine mühendisi bilirkişinin raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalıya geri verilmesine, 06/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.