Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/245 Esas 2020/1230 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/245 Esas 2020/1230 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/245
Karar No : 2020/1230
Karar Tarihi : 11/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/245 Esas 2020/1230 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/245 E.  ,  2020/1230 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Davacı vekili; sigortalının müvekkili şirket yapmış olduğu ihbar neticesinde davalının maliki olduğu, sigortalı dairenin üst katında bulunan 29 numaralı dairenin ısıtma tesisatının patladığını ve daireden sızan suların sigortalı daireye sirayet etmesi neticesinde sigortalı işyerinin alçıpan tavan ve yan duvar, parkeler, mobilyalar, diz üstü bilgisayar, harici disk, masa üstü telefon ve masada hasar tespit edildiğini, yapılan ekspertiz incelemesi sonunda meydana gelen zararın 5.400,00 TL olduğunun tespit edildiğini, hasar bedelinin müvekkili şirketçe hasar tazminatı olarak sigortalıya ödendiğini, ödenen hasar miktarının davalının kusuru nedeniyle meydana geldiğinden sorumluluğunun doğduğunu, hasar tazminatının rücuen tahsili için davalı aleyhine... 9.İcra Müdürlüğünün 2015/11623 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını fakat davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın haksız olması nedeniyle davalının haksız itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, inşaatla ilgili her türlü sorumululuğun dava dışı yükleniciye ait olduğundan bahisle husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın mal varlığı ve şahıs varlığına ilişkin dava ve işler için asliye hukuk mahkemelerinin görevil olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin itirazın iptali şeklinde rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.
    Davacı taraf, kat mülkiyetli taşınmazda bulunan davalının maliki olduğu, sigortalı işyerinde su basması sonucu hasara neden olduğu iddiasına dayanmaktadır.
    Dosya kapsamında bulunan tapu kayıtları incelendiğinde; dava konusu taşınmazda kat mülkiyetine geçildiği anlaşılmaktadır.
    634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde, "kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği" düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise "kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan davacıya sigortalı işyerinin bulunduğu binada davaya konu
    hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiğinden, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"ndan kaynaklandığının gözetilerek, uyuşmazlığa kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınarak, uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olması karşısında görevli olan mahkemece, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara