17. Hukuk Dairesi 2020/2246 E. , 2021/2255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp 10.000,00 TL cenaze ve defin gideri ile davacı ... için ıslah ile artırılan 42.212,15 TL, davacılar ... ve ... için ayrı ayrı 1.500,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacılara ödeme yaptıklarını ve sorumluluklarının kalmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 12.582,29 TL, davacı ... için 1.500,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacılar ... ve ...’in tazminat talebinin reddine; cenaze ve defin masrafı için 2.250,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davalı vekilinin, davacı ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-6100 Sayılı HMK"nin geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"un 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2019 tarihinden itibaren 3.200,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacılardan ... için hükmedilen maddi tazminatı yönünden karar, anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden davalı yönünden miktar itibariyle kesin niteliktedir.
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı vekilinin, davacı ... lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin, davacı ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, meydana gelen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp, desteğin geride kalan eş ve çocukları için maddi tazminat talebinde bulunmuş, davalı ... vekili, davadan önce ve yargılama sırasında davacılara yapılan ödeme sebebi ile sorumluluklarının kalmadığını, desteğin dava dışı anne, babasına da ödeme yaptıklarını savunmuş; mahkemece tazminata ilişkin aldırılan raporda, davalı ... şirketince davacılara yapılan ödemeler güncellenip indirilerek sonuç zarara karar verilmiştir. Anılan karar ve hükme esas alınan hesaplama yöntemi hatalı olup bozmayı gerektirmektedir. Şöyle ki;
Karayolları Trafik Kanununun (KTK’nin) 96. maddesi hükmüne göre, rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılması gerekmektedir.
Davalı ... (...) Sigorta A.Ş., kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, sorumluluğu, kaza tarihindeki geçerli teminat limiti ile sınırlıdır. Buna göre davalının kaza tarihinde geçerli teminat limiti 100.000,00 TL olup, davalı tarafın sorumluluğu tüm detsek alacaklıları yönünden bu miktar ile sınırlıdır.
Dosya kapsamında bulunan ibraname ve ödeme belgelerinden davalı ... şirketince, davaya konu kaza nedeni ile davacılara ödeme yapıldığı, desteğin geride kalan anne, babası tarafından da aynı kaza sebebi ile destekte yoksun kalma tazminatı talebi ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğu, Tahkim Komisyonunca, desteğin geride kalan anne, babası için maddi tazminata karar verildiği, davalı ... şirketince verilen yazı cevabında Sağlık Bakanlığına da ödeme yapıldığı bildirilmiş olup, böylelikle davalının sorumlu olduğu teminat limitinin belli bir miktarının tüketildiği, mahkemece tazminata hükmedilirken davalının teminat limiti gözetilmeksizin limit aşılacak şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan raporda, desteğin geride kalan eşi ve üç çocuğu olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış, bulunan tazminat miktarlarından davalı ... şirketince yapılan ödemeler güncellenerek indirilmiş, davalının yaptığı ödemeler sebebi ile bakiye teminat limiti dikkate alınmadığı gibi dava dışı anne, babanın da tazminat alacaklısı olduğu da bakiye teminat limitinde dikkate alınmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, kaza nedeni ile zarar görenlerin tamamı(eş, çocuklar, anne, baba, yapılan dieğr ödemeler) yönünden davalının teminat limitinin garame yöntemi ile paylaştırılarak teminat limitinden her bir davacının payına düşen miktar belirlendikten sonra sigorta şirketince yapılan ödemelerin bu miktardan/paydan indirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
3-Davacı vekilince dava dilekçesi ile cenaze ve defin gideri talebinde bulunulmuş, mahkemece talebin kısmen kabulü ile 2.250,00 TL cenaze ve defin giderinin tahsiline karar verilmiştir.
Davalı ... şirketince verilen yazı cevabında, davacılar vekili Av ...’e 30.05.2012 tarihinde yapılan ek ödeme ile 2.250,00 TL defin giderinin ödendiği bildirilmiştir.
Davalının sorumlu olduğu cenaze ve defin giderleri, sadece zorunlu giderleri kapsamakta olup yöresel örf ve adetler gereğince yapılan diğer taziye giderlerini kapsamamaktadır.
Mahkeme kararlarının gerekçesiz olmayacağı Türk Anayasası"nın 141. maddesinin amir hükmü olup, HMK’nin 27. maddesinde, dinlenilme hakkı kapsamında düzenlenmiştir. Bu kapsamda, hükmedilen cenaze ve defin giderinin neleri kapsadığı, hükmedilen miktara nasıl ulaşıldığı, davacılar
zorunlu defin giderlerinin davalı tarafça yapılan ödeme ile karşılanıp karşılanmadığına ilişkin kararda gerekçeye yer verilmemiştir.
Buna göre mahkemece hükmedilen cenaze ve defin giderinin gerekçeleri açıklanarak, zorunlu cenaze defin giderlerinin de davalı tarafça karşılanıp karşılanmadığı konuları da araştırılarak hasıl olacak sonuca göre karar vermek üzere hükmün bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4-1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut olayda mahkemece faize ilişkin kararda faizin temerrüt tarihinden itibaren işleyeceğine karar verilmiş ancak temerrüt tarihinin hangi tarih olduğuna ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir.
Bu nedenle davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısının temerrüte düştüğü tarihin araştırılarak hükümde bu tarihin açık ve net şekilde belirtilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.