Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/35 Esas 2020/696 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/35 Esas 2020/696 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/35
Karar No : 2020/696
Karar Tarihi : 04/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/35 Esas 2020/696 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/35 E.  ,  2020/696 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen yerel mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen kararın Yargıtay"ca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, 14/04/2012 tarihinde sürücü ..."un idaresindeki araç ile direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin desteği ..."un vefat ettiğini, aracın davalı şirket tarafından ... poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında tazminat talebini 173.919,72 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesince,ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Kanunun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Kanunun 85/son maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Karayolları Trafik Kanununda, zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
    “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
    a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
    b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
    c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
    d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
    e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
    f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”
    hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip;sorumlu olunmayan haller tek tek ve tahdidi olarak sıralanmıştır.
    Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır. Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
    Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
    Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür.
    Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
    Konunun eski ve yeni Genel Şartlar bakımından ele alınmasında; somut olayda, muris ile sigorta şirketi arasında düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 28/11/2011-28/11/2012 olup, yeni Genel Şartlar 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakla, bu durumda davalı ... şirketinin sorumluluğunun kapsamı, önceki Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
    Eldeki davada, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; işletenin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın işletenin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan işletenin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. İşletenin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur.
    Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar, teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilmeyip, destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. O halde, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmasına, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağına; dolayısıyla kusurlu araç şoförünün kusurunun destekten yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine ve olayda sürücü kusurlu, destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalının zarardan sorumlu olduğu ve davacının davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği kabul edilmelidir. (HGK"nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK"nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı vs. ilamları uyarınca)
    Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında, davacı eşin davalı ... şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulduğundan, mahkemece toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, bu karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce reddedilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararının BOZULMASINA; 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dosyanın ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara