17. Hukuk Dairesi 2021/149 E. , 2021/3170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen itirazın reddine dair kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili 18.11.2014 tarihinde davalıya ZMMS ile sigortalı aracın, yaya halde iken kendisine çarpması sonucunda yaralandığını ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.100,00 TL belirsiz alacağın davalı ... şirketinden faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. 12.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 54.429,69 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulü ile 54.429,69 TL"nin 24.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile Sigorta Şirketinden tahsil edilerek başvurana verilmesine karar verilmiş, sigorta şirketi karara itiraz etmiştir. İtiraz hakem heyetince davalının itirazı rededilmiş, davalı bu kere istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkmemesince ıslah dilekçesinin davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmediğinden İtiraz Hakem Heyetinin kararının kaldırılmasına dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kere İtiraz Hakem Heyetince davacının ıslah dilekçesi ve harç dekontu davalı vekilinin mail adresine 16.07.2019 tarihinde gönderilmiş ve beyanda bulunmak üzere 3 gün süre verilmiştir. Bu kere İtiraz Hakem Heyeti 14.08.2019 tarihli kararı ile davacı vekilinin ıslah dilekçesi ve dekonta davalı vekili tarafından beyanda bulunulmadığı için 25.07.2016 tarih ve 2016/İHK-1822 sayılı kararın gerekçe kısmı ile hüküm-sonuç fıkrasının değişiklik
yapılmaksızın aynen tekrarı ile "Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyetinin 15.04.2016 gün ve K-2016/10823 sayılı kararına karşı davalı vekilinin yapmış olduğu itirazın reddine kararın aynen infazına karar verilmiştir. Bu kere davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin itiraz hakem heyeti kararını temyiz tarihinin kararı öğrenme tarihi olduğu ve bu duruma göre temyizin süresinde olmasına göre davalı vekilinin 2 numaralı bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda; Sigorta Tahkim komisyonunca 05.04.2016 tarihli Aktüer bilirkişi raporu 11.04.2016 tarihinde davalı vekiline mail yolu ile gönderilmiş, Islah Dilekçesi ise tebliğ edilmemiştir. İtiraz hakem heyetince verilen karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuş Bölge Adliye Mahkemesince ıslah dilekçesinin davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile karar kaldırılmıştır. Bu kere İtiraz Hakem Heyetince ıslah dilekçesi 16.07.2016 tarihinde davalı vekiline mail yolu ile gönderildiği, Aktüer raporun da İtiraz Hakem kararından önce Sigorta Tahkim Komisyonunca 11.04.2016 tarihinde davalı vekilinin mail adresine gönderildiği anlaşılmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 30. maddesinin 22. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. HMK‘nın 27. maddesi ise davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğunu, bu hakkın; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmektedir.
Bu durumda hükme esas alınan 05.04.2016 tarihli bilirkişi raporu ile davacı vekilinin ıslah dilekçesinin yukarıda anlatıldığı üzere tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme
hakkının ihlali ile karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin esasa ilişkin olarak başvurana ödeme yapıldığı, ibraname alındığı bu sebeble sorumluluklarının kalmadığına yönelik temyiz sebebleri ile vekalet ücretine ilişkin temyiz sebebinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirzlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 23/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.