Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8228 Esas 2021/1190 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8228 Esas 2021/1190 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/8228
Karar No : 2021/1190
Karar Tarihi : 11/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8228 Esas 2021/1190 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/8228 E.  ,  2021/1190 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalının maliki olduğu trafik sigortasız aracın yayaya çarpması sonucunda yayanın vefat etiiğini, desteğin hak sahibinin başvurusu üzerine müvekkili şirket tarafından 06.04.2009 tarihinde 57.300,00 TL ödeme yapıldığını, bu miktarın geçerli aktüerya hesap raporu gereğince kusur oranı da gözönüne alınarak tespit edilmiş olduğunu, ödenen miktarın rücusu için davalı ve aracın sürücüsü aleyhine başlatılan Finike İcra Müdürlüğünün 2009/687 sayılı dosyası daha sonra 2012/514 numarası alan icra dosyası üzerinden davalıya 2013 yılında yapılan icra ödeme emrinin tebliğinden sonra davalının borca ve takibe itirazı ile takibin durmuş olduğunu, davalarının kabulü ile davalının haksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalının %40 oranında icra inkar tazminatı ödemesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, kazaya karışan aracı 2002 yılında ... adlı şahsa sattığını, takibe konu olaydan hiçbir şekilde haberinin olmadığını, kendisi hakkında açılan tazminat davasının 29/11/2012 yılında lehine sonuçlanmış olduğunu, arabayla alakasının olmadığını gösterir vekaletname ile Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını delil olarak sunduğunu, açılmış olan dosyanın ve verilen kararın incelenmesini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının söz konusu aracın satışı için vekaletname verdiği ve araç üzerinde hakimiyetinin bulunmadığı, aracın işleteni olmadığı
    anlaşıldığından açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik sigorta poliçesi bulunmayan aracın karıştığı trafik kazasında zarar gören 3.kişiye davacı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
    Davalı ..., kazaya karışan aracı, 2002 yılında ... adlı şahsa sattığını, Kumluca 1. Noterliği"nin 13.06.2002 tarih ve 4145 Yev.no ile satış için vekaletname verdiğini, işleten olmadığını belirterek savunmasına konu vekaletname suretini sunmuştur.
    İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda
    getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
    Diğer yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 104. maddesi gereğince, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, bu tür araçların gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri amaçla kendisine bırakıldığı durumlarda, aracın fiili hakimiyetlerinde bulunduğu zamanda sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumludur. Bu madde uyarınca galericinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmekte olup, Hukuk Genel Kurulu"nun 06.05.2015 tarih, 2013/17-2197 Esas ve 2015/1302 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, bu eylemsel egemenliğin geçişi de aracın satışı için verilmiş özel vekaletname ve aracın galeriye teslim edildiğine dair yazılı herhangi bir belge ile ispat edilebilecektir.
    Somut olayda; davalı tarafından aracın satışı için ..."a verilen vekaletname örneği sunulmuş ise de aracın teslim edildiğine dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı gibi, davalının vekalet verdiği kişilerin galeri işiyle uğraşıp uğraşmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamış olup devirden sonra ise 2006 ve 2007 yılı taşıt vergisi 28.12.2012 tarihinde davalı ... (Balcıoğlu) tarafından ödendiği belirlenmiştir. O halde mahkemece H.G.K. Kararında açıklanan ilkeler de gözönüne alınarak davalı tarafından aracın teslim edildiğine dair teslim belgesi, davalının aracı vekaletle devrettiği kişilerin galeri işiyle uğraşıp uğraşmadığının, devrin ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin, devirden sonraki idari para cezalarının kim tarafından ödendiğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara