17. Hukuk Dairesi 2018/6043 E. , 2021/1835 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında davacı vekilinin başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf talebinin esastan reddine dair kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ... Arıcılık ve Balcılık Gıda San. ve Tic. A.Ş. ile arasında düzenlenen kredi sözleşmesi uyarınca davalı şirkete kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında...İcra Müdürlüğünün 2017/16761 sayılı dosyasında takip yaptıklarını, borçlunun adresine gidildiğini, haczi kabil bir mal bulunamadığını, borçlunun mal kaçırma gayesi ile kendisine ait markaları 21.09.2007 tarihinde ..."ye devrettiğini, onun da aynı markaları 31.07.2008 tarihinde davalılardan ... Gıda Turizm Ltd. Şti"ne devrettiğini,...Gıda’nın da aynı markaları 03.11.2008 tarihinde bir diğer davalı ... Gıda Makine İthalat İhracaat şirketine devrettiğinin tespit edildiğini, söz konusu devirlerin düşük bedel ile yapıldığını, söz konusu markaların ticari işletmenin önemli bir kısmını teşkil ettiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalılar vekili ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçeleri ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan
taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da göz önünde tutulması, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerekmektedir. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK"nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davalılar arasında yapılan ve muvazaalı olduğu ileri sürülen devirlerin, özellikle de ilk devrin 100.000,00 TL bedelle yapılması ve bu devrin yaklaşık olarak gerçek değere isabet ettiği, dolayısıyla ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı, diğer devirlerin de rayiç değerlerine yakın bedellerle yapıldığı, borçlu...Arıcılık ile ilk devrin yapıldığı ... Yatırım Holding arasında marka devri öncesinde ve sonrasında herhangi bir ticari ilişki olmadığı gibi şirket yöneticileri arasında da İİK 278. maddesi kapsamında bir akrabalık durumunun varlığının belirlenemediği, davaya konu markaların borçlu şirketin mevcudunun tamamını oluşturmadığı, ... Yatırım Holding"in çalışma alanı gözetildiğinde, söz konusu markaları kar elde etmek amacıyla aldığı kanaatine ulaşıldığı, davalılardan Gıda ile ... Gıda ortakları arasında akrabalık ilişkisi bulunmasının bu kişilerin dördüncü ve beşinci kişiler olması nedeniyle işlemleri muvazaalı olarak yaptıklarına delil teşkil edecek nitelikte olmadığı; İİK.277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali şartlarının somut olayda gerçekleşmediği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlardaki belirlemeler, dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi karşısında hükme esas alınmalarında bir isabetsizlik olmadığına, davalı-borçlu ..."ın ortaklarından ... ile ilk devrin yapıldığı, ... Yatırım Holding A.Ş."nin ortaklarından..."ın aynı il nüfusuna kayıtlı olmalarının, (... İli) alıcının borçlu şirketin mali durumunu bildiği ya da bilmesi gerektiği ve ortak hareket ettiklerini gösterme bakımından tek başına yeterli bulunmamasına, marka değerlerini devralan ve bir yatırım şirketi olduğu belirlenen ... Yatırım Holding"in de yaklaşık bir yıl sonra bu değerleri kazanç elde ederek devretmiş olduğu da gözetildiğinde, ikinci ve üçüncü alıcılar olan davalı şirketlerin yöneticileri arasında akrabalık ilişkilerinin varlığının iptal için yeterli bulunmamasına, devre konu marka değerlerinin borçlu ... Arıcılık"ın işletmesinin tamamı olmadığı gibi önemli bir kısmını da kapsamadığı uzman bilirkişi raporlarıyla belirlenmiş olmasına ve borçlu ... Arıcılık"ın borca batık olduğu konusunda basına yansıyan haberlerin ilk devir tarihinden sonra gerçekleşmiş bulunmasına göre; davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili dava sırasındaki beyanlarında ve temyiz dilekçesinde ; davalılar arasında bağ olduğunu, dava konusu marka devirlerinin ticari işletmenin önemli bir kısmını teşkil ettiğini, mal kaçırma kasdı bulunduğunu beyan etmiştir.
Davalı .... dava konusu markaları kazanç elde etmek için devraldığını beyan etmiştir. ... Holding satın aldığı markaları tasarruf tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra piyasada bal işi uğraşan diğer firmalara devrettiği anlaşılmıştır.
Davalı borçlu ...Arıcılık ve Balcılık Gıda San ve Tic. A.Ş‘nin ticaret sicil bilgilerine göre “bal” işi ile uğraştığı, adına kayıtlı 12 adet markanın devrinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davalı borçlunun adına kayıtlı başkaca markaları olup olmadığı, söz konusu markaların değerlerinin bulunup bulunmadığı, elden çıkarttığı dava konusu markalar haricinde elinde kalan varsa markaların sermaye büyüklüğüne etkisinin ne olduğu, dava konusu markaların ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil edip etmediğini belirleyecek bilirkişi raporu alınmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca dosya içerisindeki belgelere göre dava konusu markaların dava dışı ...Gıda Sanayi ve Tic. Koll Ştine devredildiği anlaşılmış olup, davacı vekiline adı geçen firmanın davaya dahil edilip edilmeyeceği , davaya dahil edilmeyecek ise talebini tazminata çevirip çevirmeyeceği hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmeksizin karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.