17. Hukuk Dairesi 2016/3763 E. , 2016/6518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı aracına tam kusurlu olarak çarpmasıyla oluşan kazada aracın hasar gördüğünü, hasar bedelinin davacının kaskocusu tarafından ödendiğini, araçta değer kaybı meydana geldiğini ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada şimdilik 1.000,00 TL değer kaybının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 04.02.2015 tarihli dilekçesiyle talebini 4.500,00 TL"ye yükselterek bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, kazada davalı sürücüye isnat olunan tam kusuru kabul etmediklerini, davacının da otopark alanında hızlı ve dikkatsiz seyretmesi nedeniyle kusurlu olduğunu, doğmamış bir zararın talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 4.100,00 TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan araç değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, iş bu davada araç hasarı talep edilmemiş, ancak kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı istenmiştir. Mahkemece benimsenen 27.05.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 4.100,00 TL değer kaybı tazminatına hükmolunmuş ise de, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda araç değer kaybı hesaplaması doğru yapılmamıştır. Eksik inceleme ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması; ya da araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, .... gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi(makine mühendisi) veya bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre; davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi vs. gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; davacı tarafın 1.000,00 TL. bedel üzerinden belirsiz alacak olarak açtığı davada, 04.02.2015 tarihli dilekçesiyle talebini 4.500,00 TL"ye yükselttiği, davanın 4.100,00 TL"lik kısmının kabul edilip davalılar lehine 400,00 TL"lik dava kısmının reddedildiği göz önünde bulundurulmak suretiyle; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 3/2 ve 13. maddeleri gereği, davada kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine reddolunan dava kısmı kadar (400,00 TL.) vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücretine hükmolunması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.