Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3742 Esas 2020/2419 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3742 Esas 2020/2419 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3742
Karar No : 2020/2419
Karar Tarihi : 02/03/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3742 Esas 2020/2419 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3742 E.  ,  2020/2419 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracı sevk ve idare eden davacılar yakını İsmet"in yaptığı kazada öldüğünü, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını ve 3.kişi konumunda olan davacıların zararından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 29.05.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 40.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacı ... için 31.677,00 TL. ve ... için 8.323,00 TL. tazminatın 30.06.2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 20.04.2017 tarih, 2014/20483 Esas ve 2017/4316 Karar sayılı ilamı ile; "davaya konu tek taraflı kazanın 09.08.2004 tarihinde gerçekleştiği ve 765 sayılı TCK"nun 455/1. maddesi delaletiyle 102/4. maddesi gereği geçerli zamanaşımının 5 yıl olduğu; davanın açıldığı tarih itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresinin de dolduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama donunda; uzamış ceza zamanaşımı süresi de dolduktan sonra açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı KTK"nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. 2918 sayılı Kanun"un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten, sigortacısı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür(HGK"nun 05.06.2015 tarih, 2014/17-2198, 2015/1495 sayılı kararı).
    Davaya konu edilen olayda; davacıların babası İsmet"in idaresindeki araçla tek taraflı kaza yaptığı, kazada davacılar yakınının öldüğü ve araçtaki yolcunun ise "hayati tehlike geçirecek biçimde" yaralandığı görülmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK"ya göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Davaya konu trafik kazası 09.08.2004 tarihinde meydana gelmiş, eldeki dava ise 29.07.2013 tarihinde açılmış ve ıslah da 29.05.2014 tarihinde yapılmış olup, davanın açılması ve ıslah, uzamış ceza zamanaşımı süresi içinde kalmaktadır.
    Davanın kabulüne ilişkin mahkeme ilk kararını davalı yan temyiz etmiş ve Dairemiz tarafından, ceza zamanaşımı
    süresinin 5 yıl olduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma yapılmıştır. Bu bozma ile davalı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu düşünülebilirse de, kazada yaralanan dava dışı kişinin bulunduğu dikkate alınmadan, maddi hata ile zamanaşımının 5 yıl olduğunun kabul edildiği; maddi hata bulunan durumda, usuli kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği gözetildiğinde; somut olayda ceza zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunun kabulü gerekir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; 10 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığı gözetilerek, davacıların tazminat alacakları için hüküm tesisi gerekirken, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 02/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara