Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/190 Esas 2020/1691 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/190 Esas 2020/1691 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/190
Karar No : 2020/1691
Karar Tarihi : 19/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/190 Esas 2020/1691 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/190 E.  ,  2020/1691 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Endüstriyel Müh Taah. ve Tic. Ltd. Şti."nden 23.01.2013 ve 13.02.2013 keşide tarihli çeklere göre alacaklı olduğunu alacağına istinaden ... 16. İcra Müdürlüğünün 2013/2427 ve 2013/3522 sayılı dosyalar ile icra takibi yapıldığını, davalıların kötü niyetli olarak ve alacaklılardan mal kaçırmak gayesi ile hareket ettiklerini, borçlunun aciz içinde olduğu ve alacağın tahsilinin imkansız olduğunun tespit edildiğini, davalı borçlunun adına kayıtlı olan araçlarını davalı borçlu şirket yetkilisinin arkadaşı olan davalı ..."a devrettiğinin tespit edildiğini, beyanla, davalılar arasındaki tasarrufların iptali ile eski hale iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... Endüstriyel Müh. Taah. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde ve davalı ... vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre icra takibine dayanak olan çeklerin keşide tarihlerinin, dolayısıyla borcun doğumunun tasarruf tarihi olan 09.01.2013 tarihinden sonra olduğu, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut uyuşmazlıkta; Davacının alacağına konu olan çekler 23.01.2013 ve 13.02.2013 keşide tarihli olup; iptali istenen tasarruflar ise 09.01.2013 tarihinde yapılmıştır. Davacının alacağına dayanak çeklerin keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra düzenlediği anlaşılmakta ise de dava konusu icra takiplerinin dayanağı olan çeklerin Çek kanunun geçici 3. maddesinin 5 fıkrasına göre “.... üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhtapa bankaya ibrazının geçersiz olduğunun” düzenlenmiş olmasına , göre çeklerin gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan vadeli çek uygulaması olarak da bilinen bir vakıayı mı gösterdiği hususu yeterince araştırılmamıştır.
    Davacı dava konusu alacağın dayanağı olan çeklerin davalı borçlu ile arasındaki mal alış verişine dayalı olduğunu, 27.08.2012 de düzenlenen faturalara dayalı olduğunu beyan etmesine göre, dava konusu çeklerin dayanağı olan faturalara göre taraflar arasında tasarruf tarihinden önceye dayalı ticari ilişki olup olmadığının tesptini teminen mahkemece davacı ve davalı borçlunun ticari deftreleri incelenmeksizin eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.
    Bu durumda Mahkemece mali müşavirlerden oluşan bir heyetten rapor alınarak ve davacı alacaklının davalı borçlunun 2011-2012 ve 2013 yıllarını kapsar şekilde ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişkinin tasarruf tarihinden önceye dayalı olup olmadığının tespiti yapılması, borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de mahkemece borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden sonra olmasına göre dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda; mahkemece davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
    Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan dava koşullarından olan taraf teşekkülü yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gereken bir husustur.
    Somut olayda, dosya içeriğinden, dava konusu bazı araçların davalı 3. kişi ... dan dava dışı kişilere devredildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, mahkemece davacıdan, dava konusu araçların davalı ... ın elinden çıkarak dava dışı dördüncü kişilere devredilmesi sebebi ile dava dışı 4. kişilere davayı yöneltip yöneltmeyeceği ya da bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
    2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.02.2020 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara