Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5306 Esas 2016/7131 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5306 Esas 2016/7131 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2016/5306
Karar No : 2016/7131
Karar Tarihi : 13/06/2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5306 Esas 2016/7131 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/5306 E.  ,  2016/7131 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ..... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; müvekkiline ait araca, davalı şirkete ait, diğer davalı ..."ın kullandığı aracın çarparak hasar verdiğini, belirterek araçta meydana gelen 10.000,00 TL değer kaybı, 1.500,00 TL araç kirası, 100,00 TL hasarsızlık indiriminin zedelenmesi sonucu oluşan zarar olmak üzere toplam 11.600,00 TL. tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı .... vekili davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili kazanın meydana gelmesinde davacı tarafın kusurunun daha fazla olduğunu, davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 8.000,00 TL değer kaybı, 1.200,00 TL araç kira bedeli olmak üzere toplam 9.200,00 TL tazminatın davalılardan olay tarihi olan 16.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının değer kaybı ve kira bedeline yönelik fazlaya ilişkin talepleri ile hasarsızlık indirimi talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan araç değer kaybı ile aracın tamiri süresince kullanılamamasından kaynaklanan mahrumiyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
    Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT"nin 3/2 maddesinde "müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur" düzenlemesine; 13/1 maddesinde "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olayda, davalıların davada kendilerini vekille temsil ettirdikleri, davalıların davaya konu edilen tazminattan davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları, tüm davalılar bakımından red sebebinin aynı olduğu gözetilerek, anılan tarife hükümleri gereği tek vekalet ücretine (1.500,00 TL.) hükmolunması gerekirken, davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması doğru görülmemiştir.
    3-Davalı .... vekilinin temyiz incelemeleri yönünden;
    2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı "işleten"i kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
    Somut olayda, kaza tarihi 16.08.2013 olup, 01.04.2013 tarihli davalı .....ile dava dışı ...... arasında 12 aylığına adi yazılı kira sözleşmesi imzalanmış olup sözleşmede araç plakalarının ek prtokol ile belirleneceği belirtilmiş ancak dosya içerisinde ek protokole rastlanmamıştır.
    O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de göz önünde bulundurularak, bahsi geçen adi yazılı kira sözleşmesine göre davalı araç maliki .... aracını dava dışı .......’ye kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, sözleşme süresi dolduktan sonra sözleşmenin feshedilip edilmediği, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmedi-ği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...."ye geri verilmesine 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara