Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1712 Esas 2021/1397 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1712 Esas 2021/1397 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2021/1712
Karar No : 2021/1397
Karar Tarihi : 16/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1712 Esas 2021/1397 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2021/1712 E.  ,  2021/1397 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili 27.10.2012 günü... yönetimindeki aracın davacı müvekkline çarparak ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, bu durumun davalı sürücü ..."in tam kusurundan kaynaklandığını, müvekkilinde iş gücü kaybı meydana geldiğini, yaşanan bu olaydan sigorta şirketinin de poliçede belirtilen miktar oranında sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, Davadan önce müvekkili şirkete yapılmış bir başvuru bulunmadığını, bu nedenle sorumluluklarının olmadığını, sigorta şirketlerinin kendilerine gerekli tüm belgelerle müracaat yapılması halinde temerrüte düştüklerini belirterek haklarındaki davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılara savunmada bulunmamıştır.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre, davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. maddenin gerekçesinde
    açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK."nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
    Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun amir hükmü gereğidir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 9. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan kimsenin, kendi fiilleriyle hak edinebileceği ve borç altına girebileceği, 10. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyetinin bulunduğu, 13. maddesinde, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin, bu Kanuna göre ayırt etme gücünün bulunduğu, 14. maddesinde, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetine sahip olmadıkları, 16. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri belirtilmiştir.
    Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu, 51. maddesinde, dava ehliyetinin, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edileceği, 114. maddesinde, tarafların dava ehliyetine sahip olmaları, dava koşulları arasında sayılmış, 115. maddesinde, mahkemenin, dava koşullarının var olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava koşulu eksikliğini belirleyen mahkemenin davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, eksikliğin giderilmesi olanaklı ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde eksiklik giderilmemişse davayı usulden reddedeceği bildirilmiştir.
    Buna göre, kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekil olup ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar kural olarak dava ehliyetine sahip olmadıklarından davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilmeleri gerekmektedir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin niteliği ile 6100 sayılı HMK"nun 114/1-d maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece re’sen göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olayda, davalı ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.1997 tarih ve 1996/396E-1997/77K sayılı kararı ile kısıtlanarak vesayet altına alınmış ve yargılama sırasında tüm tebligatlar davalı kısıtlı ... adına çıkarılmıştır. Buna göre, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda husumetin davalı kısıtlının vasisine yöneltilmesi gerekirken, davalı kısıtlıya yöneltilerek hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine, 16/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara