17. Hukuk Dairesi 2020/758 E. , 2021/2266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp ıslah ile artırılan 181.863,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; talebin kabulü ile 181.863,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş, anılan karara karşı itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.2020 tarih, 2019/4-2019/1 sayılı kararı ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra itiraz üzerine verilen kararlarının temyiz kanun yoluna tabi olduğu kararlaştırıldığından, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin 19/12/2019 tarih, 2018/102- 2019/4104 sayılı kararının kaldırılarak davalı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesi gerekmiştir.
2-Başvuru, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Başvurucuda oluşan gerçek zararın belirlenebilmesi açısından maluliyet oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiilin tarihi ise 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak düzenlenen 23/09/2016 tarihli sağlık kurulu raporunda, davacıdaki maluliyetin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %46.2 oranında olduğu tespit edilmiş, 10/02/2017 tarihli raporda ise Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre davacıdaki maluliyet oranının %17 olarak tespit edildiği bildirilmiştir. Hakem heyetince davacıda oluşan maluliyet oranının %46.2 olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ve sonucuna göre karar verilmiştir.
Her iki rapor arasında açıkça ve büyük oranda bir çelişki bulunduğu gibi karara esas alınan 23/09/2016 tarihli maluliyet oranında uygulanan yönetmelik de kaza tarihi itibari ile geçerli değildir. Her ne kadar 10/02/2017 tarihli rapor içtihatlara uygun ise de daha önce düzenlenen rapor ile arasında büyük çelişki bulunduğundan Hakem Heyetince, davalının da itirazlarını karşılayacak şekilde olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği"ne uygun, çelişkiyi giderecek, iki rapor arasındaki farkın nereden
kaynaklandığının açıkça belirtildiği yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin, vekalet ücreti temyizine yönelik olarak; Sigortacılık Yasası 30/17 md. ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasına "(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir.
Hakem Heyetince verilen kararda başvuru sahibi lehine karar verilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT"nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5"i oranında vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ve İtiraz Hakem Heyetince de itirazın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin 19/12/2019 tarih, 2018/102-2019/4104 sayılı kararının KALDIRILMASINA, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.