Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/333 Esas 2021/1388 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/333 Esas 2021/1388 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/333
Karar No : 2021/1388
Karar Tarihi : 16/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/333 Esas 2021/1388 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/333 E.  ,  2021/1388 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalılar ... Yayıncılık A.Ş. ve Medya Basın Servisleri Tic. A.Ş. vekilleri tarafından talep edilmiş, davacı vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16.02.2021 Salı günü davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile davalı ...Ş. vek. Av. ..., davalı ... vekilleri Av. ... ve Av.... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı alacaklı vekili, davalılar ..., ..., Medya Basın Servisleri ve Tic. A.Ş. hakkında İstanbul 2.İcra Müdürlüğünün 2007/9021 ve 2007/9022 sayılı dosyalarından kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibinde bulunulduğunu, takiplerin semeresiz kaldığını, davalı ..."in birçok medya kuruluşunun sahibi iken, hakim hissedarı bulunduğu ... A.Ş. ve TMSF tarafından
    mallarına el konulmasından sonra, davalı ..."in kendi şirketleri üzerinden olaya müdahil olan TMSF ile imzalamış olduğu 03/05/2005 tarihli protokol çerçevesinde 443.000.000 USD bedel üzerinden yıllara yayılan taksitler halindeki ödeme planı ile ..."e ait tüm ticari işletme ve mal varlığını iktisap ettiğini, ... ile ... arasında 12/06/2012 ve 08/08/2002 tarihli 2 adet gizli sözleşmenin mevcut olduğunu, davalı ..."in gizli sözleşmeleri TMSF"ye ihbar etmesi üzerine, Fon tarafından alınan 30/03/2007 tarihli 2007/138 sayılı kararla Merkez Grubuna dahil tüm şirketlerle, ..."in Medya Grubuna dahil tüm şirketlere el konulduğunu, 12/06/2002 tarihli ve 08/08/2002 tarihli sözleşmelerin ortaya çıkması kapsamında, davalılar ..., ..., Medya Basın Servisleri ve Tic AŞnin hacizlerden korunarak alacaklılarına zarar vermek ve mal varlıklarını kaçırmak kastıyla, davalı ... ile hileli işlemlere giriştiğini ve böylece davalı ..."in diğer davalılara tüm ticari işletmeler ve malvarlıkları üzerine geçirdiğinin sabit olduğunu, davalılar arasındaki bu tasarruf işleminin iptalini talep etmiştir.
    Davalılar ..., Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş. vekilleri, İİK 284. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının, ... ve ... arasında vuku bulan iki adet sözleşmeye dayanak muvazaalı tasarrufun iptalini talep ettiğini, oysa davalı şirketlerin sözleşmelerde taraf olmadığından davanın pasif husumet ehliyeti bulunmayan davalı firmalar yönünden reddi gerektiği gibi, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, ..."in TMSF"ye olan borcu nedeniyle mallarının TMSF"nin yönetim ve denetimine geçtiğini, daha sonra alınan ticari ve iktisadi bütünlük kararı ile de, bu firmaların TMSF tarafından satışa çıkarıldığını, bu işlem ile davada varılmak istenen hedefin zaten gerçekleşmiş olduğunu, dolayısıyla bu işlem sebebiyle davanın konusuz kaldığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, İİK kapsamında açılabilecek bir tasarrufun iptali davasının şartlarının bulunmadığını, müvekkilinin mal varlığına dahil olup diğer davalılardan edindiği bir hak da olmadığını, bu bakımdan huzurdaki davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davalı ... ile ... arasında akdedilen 08/08/2002 tarihli ve hiçbir zaman uygulama alanı bulmadığını, davanın TMSF"ye ihbar edilmesini ve haksız davanın reddini talep etmiştir.
    Feri müdahil TMSF vekili, davalılardan ... Yayıncılık A.Ş. hakkında ticari ve iktisadi bütünlük kararı alındığını, ayrıca ... ve yine davalı Medya Basın Servisleri Tic. AŞ hakkında temettü hariç ortaklık hakları ile bu şirketin yönetim ve denetimlerin devralınmasına karar verildiğini, davacı tarafından davalılardan olan alacağı nedeniyle takibe koyduğu senetlerin, hayatın olağan akışına uygun düşmeyecek bir şekilde uzun vadeli olarak (4 ile 7 yıl) düzenlendiğini, senetler ile ilgili olarak ödeme tarihlerinden itibaren yaklaşık bir yıl sonra ve Medya ve Merkez Grubu şirketlerinin Fon tarafından devralınması akabinde icra takibine geçildiğini, senetlerin lehtarı olan Metro Mümessillik İth. İhr. ve Tic. AŞ"nin ... AŞ"den kaynaklanan borçlarının devam ettiğini ve yapılan takiplere rağmen bahse konu borçların tasfiyesinin halen sağlanamadığını, sonuç olarak Metro Mümessillik A.Ş."nin ... AŞ"den kullandığı krediye ilişkin ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi, bu kredi bedelini aktardığı ... Grubu şirketlerinden teminat olarak aldığı senetleri bağlantısı bilinmeyen bir üçüncü şahıs aracılığıyla takibe koyarak Fonun ... Grubundan olan alacaklarının tahsilini teminen değerlendirebileceği mal, hak ve varlıklara yöneltiğini belirtmiştir.
    Mahkemece, davacı tarafça dosyaya fotokopisi sunulan ve davalı ... ile diğer davalı ... arasında imzalandığı iddia olunan protokol başlıklı ve sözleşme başlıklı bu şahısların yönetiminde olan şirketlerin yönetim şeklini düzenleyen 12/06/2002 tarihli ve 08/08/2002 tarihli belgeler dikkate alındığında söz konusu belgelerin somut herhangi bir tasarruf işlemi tesisi içermediği, bu belgelerle borçlu konumunda olan davalılar ... . A.Ş., ... ve Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş"den diğer davalı ..."e yapılmış herhangi bir tasarruf işlemi mevcut olmadığı, söz konusu bu iki belgenin davacı iddiası gibi dava tarihinden önce yürürlükte bulunan 818. Sayılı Borçlar Kanun"u 179, 180., ve 110. maddeleri uyarınca davalı ..."in sorumlu olduğu iddiasına gelince, 818. Sayılı BK"nun 179 ve 180. maddede bir mamelekin veya ticari işletmenin devralınması ve yine bir işletmenin diğeri ile birleşmesi ve şeklini değiştirmesi düzenlenmiş olup söz konusu protokol ve sözleşme başlıklı belgeler incelendiğinde bu belgelerde bir mamelekin veya işletmenin devralındığı yada birleştiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça TMSF tarafından daha önce ..."in yönetiminde olup, Fon tarafından el konulan ve davalılar ... . A.Ş.
    ve Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş"nin de içinde bulunduğu bir kısım şirketlerin merkez grubundaki şirketlere satışına ilişkin Fon kurulunun aldığı kararın iptaline yönelik alınan karar yönünden ise söz konusu kararlarda devir yapılan şirketlerin ayrı tüzel kişiliklerinin bulunduğu, yine bu şirketleri satın alan şirketlerin de ayrı bir tüzel kişiliklerinin bulunduğu, iptaline karar verilen satış ve devri işlemlerinin davalı ... dışındaki farklı tüzel kişiliği bulunan şirketlere yapıldığı, dolayısıyla ..."in gerçek şahıs olduğu, devir yapılan şirketlerin ise ve devralan şirketlerin ise ayrı bir tüzel kişiliklerinin bulunduğu, tasarruf işleminin iptaline yönelik bir dava açılacaksa devralan şirketlerin tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiği, dolayısıyla davalılar ... . A.Ş, ... ve Medya Basın A.Ş. tarafından davalı ..."e şahsen satılmış, devredilmiş, hibe edilmiş, taşınır, taşınmaz, alacak vesaire gibi bir mal varlığı bulunmadığı, bu itibarla davalı ..."in İİK"nın 282. maddesindeki davalı sıfatının bulunmadığı bu itibarla buna yönelik açılan davanın husumetten reddi gerektiği, diğer davalılar tarafından davalı ..."e yapılmış bir tasarruf işleminin bulunmaması sebebiyle bu davalılar yönünden açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalı Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf mahkemesi de, davalı Medya Basın Servisleri ve Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yargılama giderleri yönünden, ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, dava dilekçesindeki açıklamalara göre İİK."nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekili ile davalı Medya Basın Serv. ve Tic. A.Ş vekili ve ... Yayıncılık A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacı vekili dava dilekçesinde, İİK"nın 277 ve devamı maddeleri gereği tasarrufun iptali ile BK"nın 179-180 ve yine BK"nın 110. maddesi gereğince üçüncü kişinin davacının alacağından sorumlu olması gerektiği yönünde istemde bulunmuştur. Talepler arasında terdit söz konusu yapılmamış, tümü eş değer olarak kümülatif olarak istenilmiştir. Talep sonuçları ve hukuki sebepleri farklı olan bu talepler farklı yargılama usulü ve farklı inceleme merciilerine tabi olduğundan birlikte görülme imkanı olmayıp, davacının tasarrufun iptali dışındaki diğer taleplerinin tefrik edilerek görülmesi gerekirken, birlikte görülmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
    3-İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Dava koşulları yönünden somut olaya bakıldığında, davacı alacaklının İstanbul 2.İcra Müdürlüğünün 2007/9022 sayılı takip dosyasından davalılar ... ile ... aleyhine, 2007/9021 sayılı takip dosyasından davalı Medya Basın Servisleri ve Ticaret A.Ş aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yapmış, takipler kesinleşmiş, borçlular adresinde 02.04.2008 tarihinde haciz yapılmış, hacze kabil mal bulunamamış ve borçluların aciz halinde olduğu dosya kapsamı ile sabit olmuştur. Ancak, borçlulardan ... ve Medya Basın Servisleri ve Ticaret A.Ş davacı alacaklı hakkında İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/328 Esas sayılı dosyasından menfi tesbit davası açmış, verilen ilk kararlar bozulmuş ve son olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5584 Esasını almış, anılan karar henüz kesinleşmemiştir. Bu halde davalılardan borçlu ... dışında kalan diğer borçlular ... ve Medya Basın Servisleri ve Ticaret A.Ş tarafından açılan menfi tesbit davasının bekletici mesele yapılması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
    4-Hakkındaki takip kesinleşen ve menfi tesbit davası açılmayan dolayısı ile ön sorun bulunmayan borçlu ... yönünden yapılan incelemede, uyuşmazlığın anılan borçlu ile davalı üçüncü kişi sıfatı ile dava açılan ... arasında İİK"nın 277 ve devamı maddeleri gereğince iptali gerektiren bir tasarruf işleminin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi alınan bilirkişi raporları doğrultusunda bu davalılar arasında bir tasarruf işleminin olmadığı sonucuna varmışlar ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı ... hakim ortağı olduğu ... AŞ"yi zarara uğrattığı gerekçesi ile ... AŞ BDDK"ya devredilmiş ve davalı borçlu ..."in mallarına TMSF tarafından 27.11.2000 tarihinde el konulmuştur. 03.05.2005 tarihinde davalı ..., TMSF ile anlaşarak ..."e ait değişik medya kuruluşlarını işletmek üzere Lisans hakkını almıştır. Ancak daha sonra gelişen olaylar nedeni ile ... TMSF"ye şikayet dilekçisi vererek, TMSF"nin bilgisi dışında ..."le 12.06.2002 ve 08.08.2002 tarihli anlaşmalar yapıldığını belirterek, bu sözleşmeleri TMSF"ye sunmuştur. 12.06.2002 tarihli sözleşmede özetle, ... ve ..."e ait şirketlerde, her ikisinin eşit hisse ve eşit yönetim hakkına sahip oldukları, bu prensiple oluşturulan şirketin üçüncü şahıslarla ve şirketlerle yaptıkları ortaklık ve anlaşmalarda aynı prensibin geçerli olduğu, birbirlerinden bağımsız olarak ve birbirlerinin rızası olmadan basın-yayın, TV, iletişim ve bunların yan kollarında faaliyet göstermelerini sağlayacak şirketler kuramayacak ve kurulmuş olanlara ortak olmayacakları belirtilmiştir. 08.08.2002 tarihli sözleşmede ise özetle ... Gazetesi ve ATV Televizyonu başta olmak üzere şu anda Bilgin Grubu bünyesinde faaliyetlerini sürdüren tv, gazete, basım, yayım vs faaliyetlerinin tümünün "Merkez Şirketler" vasıtasıyla yürütüleceği, Merkez Şirketlerin tamamının sahibinin ..."e ait Park Enerji Yatırım Holding AŞ ve Park Grubuna mensup .......kişiler olarak görülmekte ise de gerçekte iş bu protokolde açıkca belirtildiği üzere sözkonusu şirketlerin hisse ve yönetim yapısı ... grubu ve ... grubu arasında %50 şer oranında olmak üzere, eşit hisse ve eşit yönetim şeklinde olduğu, söz konusu şirketlerin %50 sahibinin ... grubu, %50 sahibinin ... grubuna ait olduğu, ... hakkındaki yargısal engeller kalktığı takdirde
    kendisinin talebi ile söz konusu şirketlerdeki %50 hissenin ... tarafından ... veya ..."e yada onların önereceği kişilere devredileceği, bu sözleşmenin inaç sözleşmesi hükümlerine haiz olduğu, belirtilmiştir.
    Anılan sözleşme kapsamları birlikte değerlendirildiğinde, davalı borçlu ..."e ait Bilgin Grubu bünyesinde bulunan tv, gazete vs faaliyetlerinin tümünün ..."e ait Merkez Şirketler vasıtası ile yürütüleceği ve bu durumda Merkez şirketlerde %50 oranında borçlu ..."in pay sahibi olacağı belirtilmiştir. ..."in davalı ..."e ait şirketlerde %50 pay sahibi olması karşılıksız olmadığı, aslında ... Gazetesi ve ATV Televizyonu başta olmak üzere Bilgin Grubu bünyesinde faaliyetlerini sürdüren tv, gazete, basım, yayım vs nin devredildiği, ... hakkındaki yasal engellerin kalkması halinde şirketteki hissenin ... veya belirlediği şahsa devredileceği şeklinde bir inanç sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. İnanç sözleşmeleri salt borç doğuran akit niteliğinde olmayıp aynı zamanda tasarruf işlemini de bünyesinde barındırmaktadır.(YİBK-20/6 05./2.1947 tarihli kararı) İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inanan tarafından devredilen hakkın, inanılan tarafından inana geri verme şartlarını içeren bir sözleşmedir. Somut olaya indirgediğimizde inanan ..., kendi şirketlerinin devri karşılığında ..."e ait Merkez grup şirketlerinde edindiği %50 hissesini, resmi olarak devir almayıp inanan sıfatı ile ... uhdesinde bıraktığını, ancak hakkındaki yasal engelin kalması halinde kendisine veya kendisinin belirleyeceği sözleşmede adı geçen kişilere devredeceği (iade edileceği) kararlaştırılmıştır. Dolayısı ile borçlu ..."e ait Bilgin Grubu şirketlerinin devri karşılığında, Merkez Grubu şirketlerinin %50 hissesini elde etmiştir. Aksi görüş de olduğu gibi salt yönetimle ilgili bir devir söz konusu olsa idi, yani bir mamelek devri olmasa idi sadece yönetim hakkı ile ilgili açıklamaların yer alması gerekirdi, oysa her iki sözleşmede de eşit yönetim, eşit hisse devrinden söz edilmektedir.
    Nitekim, Dairemizin 2010/1520 Esas 2010/4365 Karar sayılı ilamında da, davacıları Merkez Gazete Dergi Basım Yayım San. A.Ş ve Merkez Reklam Pazarlama Danışmanlık A.Ş. davalısının ... Bankası A.Ş. (Alacaklı), ... Yayıncılık A.Ş. (Borçlu) olduğu davada mahkemece Medya Holding ...nin davacı şirketler ile borçlu şirketin ortağı olduğu, arada organik bağ bulunduğu, mülkiyet karinesinin
    borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olması nedeni ile ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişilerin istihkak iddialarının ispatlanmadığından davanın reddine ilişkin kararı Dairemizce Onanmıştır. Bu dosya bilgileri ile davalı borçlu ... grubuna ait "Medya grubu"şirketlerinden olan Medya Holding AŞ de hem borçlu ..."nin hemde üçüncü kişi ..."e ait Merkez şirketler grubu bünyesindeki Merkez Gazete Dergi Basım Yayım San. A.Ş ve Merkez Reklam Pazarlama Danışmanlık A.Ş ortakları arasında organik bağ bulunduğu, borçlu ... Yayıncılık A.Ş. adresinde yapılan hacizde haczedilen menkuller üzerinde üçüncü kişi olarak Merkez Grubu şirketlerinin hak iddia ettikleri anlaşılmaktadır.
    Öte yandan TMSF"nin 14.06.2007 tarih 2007/261 nolu kararında da, "...12.06.2002 ve 08.08.2002 tarihli sözleşmelerin imzalandığı tarihten bu yana varlığını sürdürmüş olduğunu ve sonuçta banka kaynağı ile edinilmiş bulunan banka hakim ortağının medya sektöründeki tüm varlıklarının en küçük maddi değerli teferruat niteliğindeki yayın cihazı vb. varlıklardan içerik, dağıtım/bayi ağı, frekans kullanım hakkı ve markalar gibi en önemli varlıklara kadar tam anlamıyla bir bütün olarak Merkez Grubu’na edindirilmiş olduğunu ortaya koyduğu.”
    “..Halen Merkez Grubu’nun uhdesinde ve kullanımında bulunan tüm mal, hak ve varlıkların en küçük teferruatları ve en önemli varlıkları da dahil olmak üzere tüm unsurlarının, ... Grubu’ndan intikal ettiği, ilave edilen varlıkların edinilmesinde 2002 yılından beri kullanılan ... Grubu varlıklarının semeresinin en önemli kaynak olduğu, nitekim gizli inanç sözleşmelerinde de Merkez Grubu’nun ve tarafların medya sektöründe edinecekleri yeni varlıkların da mülkiyetinin müşterek olacağının düzenlendiği, dolayısıyla tüm bu mal, hak ve varlıkların ... A.Ş. hakim ortağı ... Grubunun varlıklarına dahil olduğu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri doğrultusunda Fon tarafından hakim ortak grubundan olan Fon alacaklarının tahsilini teminen değerlendirilmesi gereken bu Gruba ait varlıklar arasında yer aldığı.” dikkate alınarak Merkez Yayın Holdung AŞ hisselerinin Fon adına tesciline karar verilerek ..."in Fona olan borçlarına mahsup edilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
    Bu kararda yer alan açıkmalardan da davalı ..."e ait mal varlıklarının davalı ..."e ait şirketlere aktarılarak bir birlik oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu halde
    taraflar arasında bir tasarruf işleminin olmadığından söz
    edilmesi mümkün değildir. Nitekim 28.06.2007 tarih, 2007/288 sayılı ve 23.08.2007 tarih 2007/420 sayılı kararlar ile de oluşturulan ATV-... Ticari İktisadi Bütünlüğü, her iki grup şirketlerinin birleştiği, borçlu ..."e ait şirket ve kaynaklarının bu bütünlük içine aktarıldığının kabulü ile oluşturulmuştur. Devirler sonucu oluşan bu iktisadi bütünlük 05.12.2007 tarihinde 1.100.000.000,00 ABD dolarına ihale edilerek 24.04.2008 tarihinde ihale alıcısına devir ve temlik edilmiştir.
    İhaleden önce davalı ..."in hakim ortağı olduğu şirketler grubu olan Park Grubu ve ... ve grubu ile TMSF arasında imzalanan 29.08.2007 tarihli protokolün 2:1 maddesinde ise, TMSF aleyhine açılan dava ve takiplerden feragat edilmesi karşılığı, Merkez Grubuna konulan nakit değerler, sermaye ve mal varlığı katkısı ile mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçları kapsamında Merkez Grubun"a dahil edilmiş bir kısım mal ve şirket hisselerinin iadesini ve ihale bedelinden 120.000,00 TL doların Park Grubuna iadesi kararlaştırılmış, TMSF"nin 23.06.2008 tarihli müzekkere cevabında bu iadenin, Merkez Grubunun oluşumu ve faaliyetleri aşamasında, ... Grubundan intikal eden varlıklar arasında yer almayan, Merkez Grubunun faaliyetleri sırasında edinilen veya Park Grubundan aktarılmış nakit değer, varlık ve şirketlerin Park Grubuna iadesi olarak açıklanmıştır.
    Bu protokol gereğince bir kısım mal ve varlıklar ile ihale bedelinden 120.000.000 ABD doları Park Grubuna ödenmiştir.
    Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur.
    Dava konusu olayda, satış borçlu ... ve Grubuna ait borçlardan dolayı yapılmış olup, yapılan sıra cetveline göre artan bir paranın kalmadığı anlaşılmıştır.
    Bu durumda tasarrufun iptali istemi ile açılan bu davanın konusu kalmadığından, konusu kalmayan dava hakkında
    karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, HMK"nun 331/1. maddesine göre davanın konusuz kalması halinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmetmeyeceğinden, davalı borçlu ... ile ilgili davanın, ön koşulları mevcut olup ... ile yapılan işlemlerin mal kaçırma amacı ile yapıldığı bu hali ile davacının haklı olduğu gözetilerek, yargılama giderinin buna göre belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    5-Kabule göre ise, İİK"nın 282. maddesi gereğince, tasarrufun iptali davalarında borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirascıları aleyhine açılır.Bu madde gereğince borçlu ve üçüncü kişiler mecburi dava arkadaşı konumundadır.
    Somut olayda davacı alacaklı iki ayrı takip dosyasından, borçlular ..., ... ve Medya Basın Servisleri AŞ aleyhine takip yapmıştır.Görünürde tasarrufun sadece ... tarafından yapıldığı düşünülse de dosya içerisinde mevcut belgeler ve TMSF tarafından alınan karar ve protokollerden ... ve Medya Basın Servisleri A.Ş."nin hakim ortağı ... olup, yapılan devir işlemlerinin bu iki şirketin isminin geçtiği de anlaşılmaktadır. Öte yandan, ..."in 12.06.2002 ve 08.08.2002 tarihli sözleşmede imzası bulunan ve kendi Grubu adına, karar verip imza atan ... olması nedeni ile davacı alacaklının davalılara husumet yöneltmesinde bir sorun olmadığı halde, davanın husumetten reddine karar verilmesi de hatalı olmuştur.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar ... vekili ve ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar ... vekili ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne (2) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine, dosyanın HMK’nın 373/2.maddesi gereğince İstanbul Bölge Mahkemesi 40. Hukuk
    davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan Dairesine gönderilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin
    davacıya verilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...Ş."ye verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı Medya Basın Servisleri Tic. A.Ş. yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar ... ve ..."ye geri verilmesine, 16/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara