Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3203 Esas 2021/2097 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3203 Esas 2021/2097 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/3203
Karar No : 2021/2097
Karar Tarihi : 02/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3203 Esas 2021/2097 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/3203 E.  ,  2021/2097 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, istinaf mahkemesince isteminin kabulüne karar verilmiş, davalı ... vekili tarafından bu kararın temyiz edilmesi üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlular ... ve ...hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçluların mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını diğer davalı üçüncü kişilere devrettiklerini belirterek bu tasarrufların iptalini talep ettikleri Aliağa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/379 Esas sayılı dosyasından, davalı ... aleyhine açılan dava tefrik edilmiştir
    Davalı ... vekili, davada İİK."nun 280.maddesindeki şartların oluşmadığını, müvekkilinin borçlu davalıların mal kaçırdığını bilebilecek veya bilmesi gereken kişilerden olmadığını, tapu kayıtlarında esas olan satış bedelleri dışında tapu kayıtlarında görünen ipotek borçlarını bankalara ödediğini, ilgili banka müzekkere yazılması halinde borçların müvekkili tarafından ödenerek ipoteklerin kaldırılmış olduğunun anlaşılacağını, bu bakımdan ipotek
    ödemelerinin satış bedeline eklenmesi gerektiğini, satışların gerçek olduğunu, sunduğu kira sözleşmelerinden, satın alınan taşınmazların müvekkilince kiraya verildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Davalı borçlular vekili, borcun tasarruf tarihinden sonra doğduğunu, satışın ivazlı olarak yapıldığını belirtmişlerdir.
    Mahkemece, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında, ipotek bedelleri dikkate alındığında önemli oransızlık olmadığı, satışın gerçek olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf mahkemesi, takibe konu icra dosyalarından, davalı 3.kişi olan ..."nın davalı borçlular gibi Aliağa"da oturduğu, 1"er ay arayla birden fazla taşınmazın (aynı tapu senedinde 2 taşınmaz olmak üzere 2 ayrı satışta toplam 4 taşınmazın aynı kişiye satılması) aynı gün satılmasının tanışıklık olduğunu gösterdiği, Yargıtay içtihatlarine göre aynı akit tablosunda birden fazla taşınmazın aynı kişiye satılmasının, tarafların birbirini tanıdığını gösterdiğini, İİK.nun 280/1 maddesinde yer alan emare olduğu, yapılan ödemelerin rayiç değerlerin çok altında olduğu gerekçesi ile davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmiş, karar anılan davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK"nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, 14.10.2014 tarihli haczin İİK"nun 105.madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olmasına, borç kaynağının bankaca verilen kredilerin teminatı olmasına ve kredi ilişkisinin 2010 yılından itibaren devam ettiğinin anlaşılmasına göre davacı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazların reddi gerekmiştir.
    2. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu
    taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda, mahkemece İİK’nun 277 ve dvamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası, tefrikle mahkemenin 2016/32 Esasına kaydedilmiştir.Borçlu adresinde yapılan hacze ilişkin 14.10.2014 tarihli haciz tutanağı İİK’nun 105.madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, borçlu taşınmazlarının borcu karşılamaya yeterli olmadığı, borcun 2010 yılında başlayan kredi ilişkisinden doğduğu, iptali istenilen tasarrufların bu tarihten sonra 10.09.2014 ve 01.08.2014 tarihinde yapıldığı ve davanın 5 yıllık sürede açıldığı anlaşılmıştır.
    Bölge mahkemesince, davalı 3.kişi olan ..."nın davalı borçlular gibi Aliağa"da oturduğu, 1"er ay arayla birden fazla taşınmazın (aynı tapu senedinde 2 taşınmaz olmak üzere 2 ayrı satışta toplam 4 taşınmazın aynı kişiye satılması) aynı gün satılmasının tanışıklık
    olduğunu gösterdiği, Yargıtay içtihatlarine göre aynı akit tablosunda birden fazla taşınmazın aynı kişiye satılmasının, tarafların birbirini tanıdığını gösterdiğini, İİK.nun 280/1 maddesinde yer alan emare olduğu, yapılan ödemelerin rayiç değerlerin çok altında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
    Davalı borçlu ve üçüncü kişinin ...’da oturuyor olmaları, satış tarihi itibari ile ilçenin 85.000 nüfusa sahip olmasına, yine aynı tarihte birden fazla taşınmaz alımının tek başına muvaazayı gösterdiğine ilişkin bir karine ve uygulama olmamasına, borçlunun akrabalarına ait olan ... Petrolcülük ....AŞ nin borçlu ile aynı alanda faaliyeti ve aralarında ticari ilişki olduğuna dair delil bulunmaması nedeni ile, mahkemenin bu gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
    Dava konularından 16 ve 17 nolu bağımsız bölümler tapuda toplam 40.000 TL ye alınmış, taşınmaz üzerindeki bulunan ipotek 395.000,00 TL ödenerek kaldırılmış, davalı üçüncü kişi bu taşınmazlar için 435.000,00 TL ödeme yapmış, bilirkişiler taşınmazların toplam değerini 840.000,00 TL olarak belirlimiştir. Her iki değer arasında bir mislini aşan bir fark olmadığından İİK’nın 278/3-2.maddesine göre iptal koşulları oluşmadığından, bu taşınmazlar ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarda 1 nolu bentte açıklanna nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün HMK’nın 371.maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesine, dosyanın HMK’nın 373/2.maddesi gereğince İzmir Bölge Mahkemesi 5.Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine, 02/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara