Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/208 Esas 2021/713 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/208 Esas 2021/713 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/208
Karar No : 2021/713
Karar Tarihi : 04/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/208 Esas 2021/713 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2020/208 E.  ,  2021/713 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili, Van İlinde 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeni ile 12/03/2011-12/03/2012 tarihlerini kapsayan iş yeri sigorta poliçesi ile davalı sigortalı şirketine sigortalı toplam 258 iş yerinin hasar gördüğünü, hasar ödemesi için davalı ... şirketine yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını, dava konusu iş yerlerinin mevcut hasarlarının tespitinin yapılması için Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak hasar tespitini yaptırdıklarını, hasarın ortalama 2.500.000,00 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.500,00 TL"nin depremin gerçekleştiği tarih olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 10.08.2015 havale, 20.08.2015 harç tarihli dilekçesi ile dava değerini 4.794.667,10 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı ... vekili, poliçenin değerinin 10.900.000,00 TL olduğunu, poliçeye göre deprem teminatı yönünden sigorta bedelinin %20"lik kısmı sigortalı üzerinden kalmak kaydıyla müşterek sigorta uygulanacağı ve her bir hasarda sigortacının sorumluluğu kısım üzerinden %5 tenzili muafiyet uygulanacağı, başvuru üzerine oluşturulan hasar dosyasında yapılan ekspertiz neticesinde düzenlenen rapor uyarınca hasar genel tutarının 1.049.125,00 TL, koasürans miktarının 209.825,00 TL, muafiyetin 403.000,00 TL olması nedeni ile ödenebilir ücretin 435.700,00 TL olarak tespit ettiklerini, bu ücretin sigortalıya bildirilmesine rağmen sigortalının bugüne kadar bu ödemeyi kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 2.113.517,69 TL"nin 17/01/2012 tarihinden işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, deprem teminatlı iş yeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir.
    Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde alacak miktarı likit olmadığından bu davayı kısmi dava olarak açma zorunluluğu hasıl olduğu belirterek dava konusu iş yeri sigorta poliçesine dayanarak davacı kooperatifte yer alan 258 adet iş yerinde meydana gelen hasarın davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 8.500,00 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesini istemiş, 10.08.2015 havale tarihli, “dava değerinin artırımı talebimiz hakkında” konulu dilekçesi ile dava değerini HMK 107/2 maddesi uyarınca 4.794.667,10 TL olarak artırdıklarını belirterek 20.08.2015 tarihinde ıslah harcı yatırmıştır. Bu durumda, davacının davasını kısmi dava olarak açmış olduğu anlaşılmakla, davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.
    Dava açılmakla, belirsiz alacak davasında, alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekte iken, kısmi davada, talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Belirsiz alacak davasında, davalı tarafça dava açıldıktan sonra ileri sürülen zamanaşımı def"i sadece ilk talebi değil bedel artırım talebini de kapsar ve süresinde zamanaşımı def"in de bulunmaması halinde arttırılan bedel için sonradan zamanaşımı def"inde bulunulamaz.
    Dava, riziko ve poliçe tarihinde yürürlükte olan 6762 Sayılı TTK 1268. maddesi ve Yangın Sigortası Genel Şartları"nın C.10. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zamanaşımına uğrayacak olup sigorta tazminatının tabi olduğu zamanaşımı süresi de bu alacağın muacceliyet tarihine göre belirlenecektir. 6762 Sayılı TTK 1299/1. maddesi hükmünün atfı ile aynı yasanın 1292. maddesi hükmü uyarınca yapılacak ihbar borcunun doğduğu tarihte de tazminat alacağının muaccel olduğu, 818 Sayılı BK 128/1, 6762 Sayılı TTK 1299 ve 1292. maddeleri göz önünde tutulduğunda zamanaşımı başlangıç tarihi rizikonun gerçekleştiğinin sigortalı tarafından haber alınmasından itibaren ihbar yapılması gereken beşinci günün sonu olup 6762 Sayılı TTK 1268. maddesi uyarınca bu tarihten iki yıl sonra sona erecektir.
    Somut olayda, depremler 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelmiş ve buna göre 5 günlük ihbar süresi de eklendiğinde 2 yıllık süre 15.11.2013 tarihinde dolmuş olup işbu davadaki ıslah ise, 10.08.2015 havale tarihli dilekçe ile 20.08.2015 tarihinde yatırılan harç ile yapılmıştır. Mahkemece, 818 Sayılı BK’nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler açıkça belirtilmiş olup davacı sigortalının ihtarname (17.01.2012 tarih ve 0554 yevmiye numaralı) göndermesi, davalı ... tarafından ödenebilir ücretin 435.700,00 TL olarak tespit ettiklerini, bu ücretin sigortalıya bildirilmesine rağmen sigortalının bugüne kadar bu ödemeyi kabul etmediği yönündeki savunmaları, davalı ... şirketinin davacıyı oyalamaya yönelik bir tutum sergileyip sergilemediği, davacı tarafından açılan hasar tespit davalarının zamanaşımını kesip kesmeyeceği, dava konusu olayda zamanaşımını kesen sebeplerin bulunup bulunmadığı, buna göre ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı göz önünde bulundurularak ıslah edilen kısım yönünden davalı tarafın süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i değerlendirilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-Mahkemece, dava konusu taşınmazların bulunduğu mahalde keşif yapılmış, inşaat ve elektrik elektronik mühendisinden oluşan teknik bilirkişi heyetinin 09/01/2014 havale tarihli raporunda, dava konusu davacıya ait 258 dükkandaki her iş yerinin değişik oranlarda hasar aldığı, 80,00 m2, 135,00 m2, 270,00 m2 oturum alanlarına sahip zemin + asma kattan oluşan yapıların 2011 yılında meydana gelen depremler nedeniyle oluşan toplam inşaat maliyetinin, 80,00 m2"lik dükkanların inşaat maliyeti + 135,00 m2"lik dükkanların inşaat maliyeti + 270.00 m"lik dükkanların inşaat maliyeti + elektro-mekanik maliyeti 1.303.713,60 TL + 6.762.074,40 TL + 1.327.428,00 TL + 103.00,00 TL = 9.496.216,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
    30.06.2014 havale tarihli hukukçu bilirkişi raporunda, eksik sigorta yapıldığı, dava konusu olayda sigortalı menfaatinin değerinin 10.090.000,00 TL olarak belirlendiği, sigorta ettirilen alanın 33,48 m2 olduğu, 2011 yılı yeniden inşa bedelinin(482 tl x 33.480 m2) 16.137.360,00 TL olarak belirlendiği, 10.090.000,00 TL/16.137.360,00 TL = 0,62525 eksik sigorta oranı sonucuna ulaşılacağını, bu bağlamda belirlenen zararın bu oranda karşılanması gerektiğini, davacının gerçek zararının 9.946.216,00 TL olduğu, dosya münderecatında yer alan evraklar çerçevesinde poliçedeki deprem sigorta bedelinin 10.090.000,00 TL olduğu, sigorta bedelinin %20"lik kısmının sigortalı üzerinde kalacağı, dolayısıyla sigortacının sorumluluğunun %80 olacağı, buna göre 10.090.000,00 TL x %80 sigorta bedelinin 8.072.000,00 TL"ye tekabül ettiği, %5 tenzili muafiyet uygulandıktan sonra 8.072.000,00 TL - 403.600,00 TL x 0,62525 = 4.794.667,10 TL tutarında tazminatın davacıya ödenmesi gerektiği tespit ve görüşlerine yer verilmiş; davacı yan tarafından da bu doğrultuda ıslah yapılmıştır.
    Van 1. İdare Mahkemesinin 2013/2001, 2002, 2000 Esas ve Van 3. İdare Mahkemesinin 2013/1641, 1642, 1641 esas sayılı dosyalarındaki verilen kararlar doğrultusunda rapor alınmak üzere aynı teknik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek alınan 11.06.2015 havale tarihli ek raporunda; dava konusu iş yerlerinin ağır hasar olarak değil, orta hasar olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde karar verildiğinden, 80,00 m2"lik dükkanların inşaat maliyeti + 135,00 m2"lik dükkanların inşaat maliyeti + 270,00 m2"lik dükkanların inşaat maliyeti + elektro - mekanik maliyetinin toplam 5.032.164,80 TL olduğu tespit edilmiştir.
    İtirazlar üzerine alınan 15.12.2015 tarihli ek raporda, kök raporda belirtilmiş olan belirlemeler saklı kalmak kaydıyla, sigorta değerinin 16.137.360,00 TL, eksik sigorta oranının 0,62525 olduğu, gerçekleşen hasar tutarının 5.032.164,80 TL olduğu, eksik sigorta indirimi sonucu ulaşılan tutarın 3.146.397,11 TL (5.032.164,80 TL gerçek zarar x 0,62526 eksik sigorta indirim oranı=3.146.397,11 TL ), muafiyet tutarı indiriminin 504.500,00 TL(10.090.000,00 TL sigorta bedeli X %5 muafiyet tenzil oranı=504.500,00 TL), buna göre ara tutarın 2.641.897,11 TL(3.146.397,11 TL-504.500,00 TL muafiyet tenzili=2.641.897,11 TL), müşterek sigorta oranının %20, sigorta üzerinde kalacak tutarın 528.379,42 TL(2.641.987,11 TL X%20= 528.379,42 TL) olduğu, buna göre 2.641.897,11 TL’den 528.379,42 TL müşterek sigorta tenzil edilmesi sonucu davacı kooperatifin 2.113.517,69 TL tutarında almaya hak kazandığı tespit edilmiş olup mahkemece de bu rapor hükme esas alınarak 2.113.517,69 TL tutarında tazminata karar verilmiştir.
    Hükme esas alınan 15.12.2015 tarihli ek rapor ile 30.06.2014 havale tarihli bilirkişi raporu arasındaki fahiş miktar farklılığı; ağır hasarlı kabul edilen sigorta konusu dükkanlarda İlk teknik raporda ağır hasara göre hasar 9.946.216,00 TL olarak belirlenmiş, daha sonra idare mahkemesi kararları ile sigorta konusu dükkanların orta hasarlı kabul edilmesi ile 2. teknik raporda orta hasara göre hasar 5.032.164,00 TL olarak belirlenmiş olup ilk hukukçu kök raporunda; müşterek sigorta oranı, muafiyet tenzili ve eksik sigorta oranın (bu sırayla) sigorta bedeli üzerinden hesaplanmış olmasından, orta hasar belirlemesinden sonra alınan ek hukukçu raporunda ise orta hasara göre belirlenen 5.032.164,00 TL gerçek zarar kabul edilerek müşterek sigorta
    oranı, muafiyet tenzili ve eksik sigorta oranın sigorta bedeli üzerinden değil yukarıda özetlenen şekilde hesaplanmasından kaynaklanmaktadır.
    Dava konusu sigorta poliçesinde sigorta edilen kısımlar için uygulanacak muafiyet ve müşterek sigorta oranlarına ilişkin klozlarda; bu sigortanın %100 sigorta bedelinin %20’si sigortalı üzerinde kalmak kaydı ile müşterek sigorta şeklinde yapılmış olduğu; bina, emtia, demirbaş gruplarının her biri için sigortacının sorumlu olduğu kısım üzerinden %5 oranında tenzili muafiyetin her bir grup için ayrı ayrı uygulanacağı belirtilmiştir. Dava ve riziko tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 1288. maddesinde, sigorta bedeli, sigorta değerinden aşağı olduğu takdirde ve sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının halele uğraması halinde sigortacının aksine mukavele bulunmadıkça sigorta bedelinin sigorta değerine olan nispeti neden ibaretse zararın o kadarından mesul olacağı hükme bağlanmıştır. YSGŞ A-5 maddesinde de; kanun düzenlemesi ile aynı doğrultuda zarar ibaresi kullanılmıştır.
    Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı tarafa ödenecek tazminat hususunda bilirkişi raporlarında varılan sonuç tazminat farklı olduğu gibi raporlardaki hesap yöntemleri de farklıdır. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, eksik sigorta oranı, muafiyet tenzili oranı, müşterek sigorta oranının hangi bedel üzerinden (gerçek zarar veya sigorta bedeli) hangi sıralama ile uygulanacağının dava konusu poliçede yazan klozlara, dava ve riziko tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın ve Yangın Sigortası Genel Şartlarının ilgili maddelerine göre tespit edilerek daha önce alınan tüm bilirkişi raporlarını da irdeleyen raporlar arasındaki çelişkiyi gideren sigorta hukukçusu uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınarak tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme hüküm kurulması bozmayı gerektirmektedir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 04/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara