Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9051 Esas 2015/14862 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9051 Esas 2015/14862 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2015/9051
Karar No : 2015/14862
Karar Tarihi : 01/01/1970
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/9051 Esas 2015/14862 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/9051 E.  ,  2015/14862 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki ... davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili, dava dışı ... ... Kılban"ın işleteni, ... Kılvan"in sürücüsü olduğu otomobilin yolda arızalanması üzerine sağ şeritte dörtlü flaşörlerini yakarak beklemeye geçtiğini, bu sırada kavşakta kendisine ... ışık yanan müvekkil davacının sürücüsü ve işleteni olduğu kamyonetin önünde arızalanan aracı görünce yavaşladığını, davacının kullandığı aracın arkasında seyreden davalı ..."in işleteni ve ... Aydın"ın sürücüsü olduğu kamyonun davacının aracına arkadan çaptığını, çapmanın etkisiyle davacının aracının da önündeki arızalı araca çarptığını, müvekkilin aracının arkadan ve önden hasar gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, araçtaki değer kaybının ve aracının tamirde kalacağı 37 gün boyunca kullanamaması nedeniyle oluşacak zarar dolayısıyla belirlenecek ...ın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, kazada asıl kusurun sağ şeritte reflökter kulanmadan bekleme yapan arızalı araç sürücüsüne ait olduğunu, önünde seyreden davacının aracının müvekilin aracının görüşünü kapatması ve en öndeki dava dışı aracı görünce ani fren yapması nedeniyle davacının aracına arkadan çaptığını, davacının aracının 2004 model olup kaza tarihinde 10 yaşında olduğunu ve daha önce iki kez kaza yaptığından değer kaybının söz konusu olamayacağını, davacının aracında önemli bir hasar olmadığını, 37 gün tamirinin sürmesinin imkansız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., yolun ıslak olması ve aracının tuğla yüklü olması nedeiyle önünde aniden duran davacının aracına hafifçe çarptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, 2.090,00 TL maddi ...ın kaza tarihinden itibaren işleyecak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 107,07 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 23.12.2015 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    (Karşı oy)

    -KARŞI OY-

    Davacı vekili sürücü ve işleteni olduğu aracın yolda arızalandığını, bu sırada kavşakta kendisine ... ışık yandığını, önündeki arızalı aracı görünce yavaşladığını, arkadan gelen davalıların sürücü ve işleteni olduğu kamyonun kendisine arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiylede kendilerinin önlerinde olan ve park halindeki arızalı araca çarptıklarını, bu nedenle davacı aracında arkada ve önde hasar meydana geldiğini, araç değer kaybının oluştuğu gibi 37 gün boyunca tamirde kalacağı aracı kullanamamasından oluşan zarar dolayısıyla belirsiz alacak davası açtığını belirterek, belirlenen miktarın kaza tarihinden itibaren davalılardan tahsilini talep etmiş, dava değerini 3.000,00 TL olarak göstermiştir.
    Her iki davalı cevap dilekçeleriyle kusurun davacıda olduğunu, araçta değer kaybı meydana gelmediğini, önemli bir hasarın oluşmadığını ve 37 gün tamirde kalmasının imkansız olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece davanın 2.090,00 TL olarak maddi ... yönünden kabulü ile davalılardan tahsiline karar verilmiş, davalı ... vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
    Yüksek dairece temyiz üzerine yapılan incelemede kararın onanması uygun görülmüştür.
    Aşağıdaki gerekçelerle sayın daire çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
    Dava, ... kazasından kaynaklanan değer kaybı ve ikame araç bedeline ilişkindir.
    Dava, davacı tarafından belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Mahkemece bu konuda belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilerek yargılama yapılmıştır.
    Uyuşmazlık, araçta değer kaybı ve ikame araç bedelinin belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmayacağı konusunda toplanmaktadır.
    6100 Sayılı HMK 1.10.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Medeni Usul Hukukuda talep sonucunun belirli olması ilke olarak benimsenmiştir. Bu benimsemeye göre, talep eden davacının mahkemeden neyi istediğini açıkça ortaya koyması gerekir. Çünkü, HMK gereğince birçok usul hükmünün uygulanması bu talep sonucuna göre belirlenecek, hatta karar bu talep nazara alınarak oluşturulacaktır.
    Ancak, 6100 Sayılı HMK yenilik olarak alacağın tam olarak belirlenmesinin imkansız ya da alacaklıdan beklenmeyecek kadar zor olduğu durumlarda, birçok ülkeye ait hukuk sistemlerinde de benimsenen belirsiz alacak ve tesbit davalarını getirmiştir.
    Davacının, davanın açıldığı tarihte talep sonucunu veya miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız veya kendisinden beklenemeyecek bir nitelik taşıması halinde, hukuki olayı açıklamak sureti ile açacağı davaya HMK 107/1 maddesi tanımındaki gibi belirsiz alacak davası denir.
    Yasal düzenlemeye göre bu tür davalarda davacının dava konusu yaptığı miktarı, davayı açtığı tarihte tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin ya imkansız olması yada kendisinden beklenemeyecek nitelik taşıması gerekir.
    Tabii bu belirlemedeki imkansız olma koşulunu HMK 27 ve TMK 2 maddeleri anlamında dürüstlük, doğruluk, makul ve orta zekalı bir insanın göstermesi gereken tüm dikkat ve özenin gösterilmesine rağmen, alacak tutarının tam ve kesin olarak tesbit edememe olarak anlamak gerekmektedir.
    Yani davacı alacaklı objektif özen yükümlülüğü çerçevesinde uğradığı zararı bilememelidir.
    Bu durumda davanın açıldığı tarihte davacının uğradığı zarar miktar itibarı ile tam ve kesin olarak biliniyor, ya da bilinebilmesi için varlığı gereken tüm unsurlar doğruluk ve güven kuralı gereğince gerekli özen gösterildiğinde tesbit edilebiliyorsa, alacağın belirsiz olduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır.
    Düzenlemenin yapıldığı HMK 107 maddesinde benimsenen belirsiz alacak davası bir eda davasıdır. Yine düzenlemeye göre yalnız belirsiz alacak davası, yalnız belirsiz tesbit davası ya da kısmi eda davası ile belirsiz tesbit davası açılabilir.
    Belirsiz alacak davası ile kısmi dava birbirine benzerlik göstermektedir. Fakat ikisi arasındaki en önemli fark, kısmi davada alacağın bir kısmı dava edilmesi söz konusu iken, belirsiz alacak davasında alacağın tümü dava konusu yapılmaktadır. Ayrıca zamanaşımı def"ini ileri sürülmesi halinde kapsamı, mahkeme masrafları, ihtiyati tedbire ilişkin taleplerin içeriği ve uygulaması, bölünebilirlik durumu, faizin başlangıç tarihleri, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklar konusunda farklı düşünceler ve uygulamalar ortaya çıkacaktır.
    Belirsiz alacak davalarına konu olabilecek uyuşmazlıklar;
    1-Hakimin takdirine göre belirlenebilecek haklar
    2-Karşı tarafın sunacağı delillere göre belirlenecek haklar
    3-Yargılama aşamasında taraflarca sunulan delillerin toplanmasından sonar belirlenebilecek haklar olarak sayılabilir.
    Her üç halde de belirsiz alacak davası açılacağı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
    Alacak miktarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlenebildiği durumlarda, takdirin sonucunun belirlenmesinde çok etkili olması nedeniyle davacının zararı bilebilmesi mümkün olmadığından belirsiz alacak davası açılabilir. Ancak bu husus bile... Mahkemesinde tartışılmış, ... BK 42 mad/2.fıkrasındaki gibi talep sonucunun belirlenmesinin hakimin takdir yetkisine bırakıldığı durumlarda kanton hukuklarının belirsiz alacak davasını kabul etmeleri gerektiğine karar verilmiştir. Halen ...ya ve ..."de bazı hukukçular farklı aksi görüşlerde ileri sürmektedirler.
    İkinci bir belirsiz alacak davasının açılabileceği durum, talebin karşı tarafın 3.kişinin verdiği veya yargılama sırasında verebileceği belge ve bilgilerden sonra belirlenebileceği haldir. Bu durumda daha çok hastane belgeleri ve raporların, ameliyat belgelerinin, faturaların vs gibi belgelerin gerekli olduğu durumlarda söz konusu olabilir. Bu halde belirsiz alacak davası açılabilir.
    Son olarak yargılama aşamasında delillerin toplanması sonucunda zararın ne miktar olacağı ve bunun bir bilirkişi incelemesi sonucu kesinleşeceği durumlardır. Bunlarda haksız fiiller ve sebepsiz zenginleşmelerden doğan anlaşmazlıklar olarak sayılabilir.
    Ancak bir davada, bilirkişiye başvurulmuş olmasına rağmen dava açma aşamasında davacı, zararının ne kadar olduğunu tam ve kesin olarak belirleyebilecek ise belirsiz olarak davasını açamaz. Yani bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi, tek başına o davayı belirsiz alacak davası olarak açılmasını gerektirmez. Bir kısım basit hesaplar ve araştırma sonucunda alacağın miktarı belirleniyorsa bu davaları ayırmak gerekmektedir. Aksi halde basit bir hesap yapılmasını gerektiren konuda hakimin bilirkişiye başvurduğunu düşünmek o alacağı belirsiz alacak haline gelmesine neden olacaktır. (faiz olacağı hesabı gibi.)
    Bu bakımdan belirsiz alacak davası 6100 Sayılı HMK"ya istisnai bir dava türü olarak girmiştir. Aksi düşünce belirsiz alacak davasını genel bir dava, kısmi davayı ise istisnai bir dava haline getirir.
    Bu anlamda Dairemizin iş alanı içinde kalan cismani zararlar (yaralamaya dayalı daimi ve geçici işgöremezlik halleri) ile destek ...larının belirsiz alacak davası olarak açılabileceği, bu uygulamanın da birçok hak kaybına engel olacağı ve daha adil ve hakkaniyete uygun kararlarının çıkması yönünden faydalıdır.
    Ancak yine Dairemizin görevi içinde kalan araç hasarları, araç değer kayıpları, araç kullanamamaktan kaynaklanan zararlar, kasko ...lar gibi dava türlerinde belirsiz alacak davasına konu olamayacağını düşünüyorum.
    ... ve ... Hukukunda bile bir asırı aşkın uygulama yapılmasına rağmen bir çok kıymetli hukukçu tarafından hangi davalar belirsiz alacak davası olur veya olmaz diye tartışmalar yapılmakta olup bu tartışmalar hala devam etmektedir.
    Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; araç hasarına ilişkin davada, hasarlanan araç davacıdadır. Hasarlanan parçalar bellidir, aracın modeli, yaşı, önceki kazaları, değişen parçaları belirli olup, gelişmiş teknoloji karşısında aracın plakasını yazmak suretiyle piyasadaki rayiç 2nci el fiyatı, her yaşa göre hasarlanmanın özelliği nazara alınarak değer kaybının ne kadar olduğunu, kaç günde onarılabileceğini veya aynı aracın kaç günde yeniden satın alınabileceğini, onarım süresinde ikame aracın kiralama miktarının ne kadar olabileceğini davacının bilmemesi mümkün değildir. Basit bir araştırma ile tüm bu bilgilere ulaşabilir. Üstelik sigorta davada taraf ise zaten temerrüt için önceden bir başvuru yapılması gerekip, sigortanın da orada olaya ilişkin bir eksper çalışması yaptıracağından, karşı taraftan alınması gerekli ilgi ve belgelerde davacı için söz konusu değildir. Tüm bilgi ve belgeler ve hasarlı araç davacı elinde olması karşısında davacı için alacağın miktar ve değerinin belirsiz olduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır.
    O nedenle davacının bu anlamda araç hasarından dolayı araçtaki değer kaybı ve onarım süresindeki mahrum kaldığı yararlanmaya yönelik ikame araç bedeline ilişkin belirsiz alacak davası açması yargılamada, hukuk önünde karşılıklı taraf olarak bulunan ve mutlak surette eşit davranılması gereken davacı ve davalı taraf yönünden, usul hukukunun önemli ilkelerinden biri olan tarafların silahlarının eşitliği ilkesini zedeleyeceğinden davacının HMK 114 ve 115.maddesi gereğince bu taleplerine ilişkin hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı nedeniyle davasının reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğundan sayın çoğunluğun davanın kabulüne yönelik kararın onanması şeklindeki görüşüne katılmıyorum.
    ...
    Karşı oy


    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara