Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/136 Esas 2021/566 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/136 Esas 2021/566 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/136
Karar No : 2021/566
Karar Tarihi : 02/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/136 Esas 2021/566 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2020/136 E.  ,  2021/566 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Davacı vekili; davalılardan ..."nın Rıhtım Veraset ve Harçlar Vergi Dairesinin mükellefi olduğunu ve hakkında 24.787.440,39 TL idari para cezası borcundan dolayı 6183 sayılı Kanun kapsamında icra-takibi devam ettiğini, davalının yapılan kayıtlarında ... Mahallesi, 819 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın hisselerini 22/10/2008 tarihinde ..., ..., ..., ... ve ..."a, ... Mahallesi, 438 ada 7 parselde kayıtlı taşınmazdaki 1/8 hissesini 22/10/2008 tarihinde ..."a, davalı ..."nin diğer davalılara yüksek miktarda ceza tebliğini müteakip veraseten tarafına intikal eden mal varlığını 20/10/2008 tarihinde aynı günde altı kişiye satması, gerçek bir satış olmayıp muvazaaya dayandığını, bu satışın gerçek olmayıp hileli olduğunu belirterek 6183 sayılı Yasanın ilgili maddeleri gereğince taşınmazlara ilişkin satışların iptaline, aksi taktirde mahkemece taşınmazların belirlenecek bedelin alacak ve ferilerine yetecek kadar miktarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Bir kısım davalılar vekili verdiği cevap dilekçesi ile amme borcunu ödemeyenlerin 2 yıl öncesine kadar yaptıkları tasarrufların geçersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın 6 kişiye satılma sebebi 8 daireye karşılık 10 pay ve tapu olması, kat irtifakı kurulmadığından ve davacının alacağı olduğu ..."nın tefecilikten ötürü müteahhitten olan alacağını müvekkillerin aldığı bu daire sayısı pay oranının kendilerine satışına ilişkin Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/569 esas sayılı davalarının reddi sonrası satın almak zorunda kaldığını, açılan davanın reddini, ayrıca tapudaki satış işleminde hemde parselde yer almadığından dolayı ... hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile dava konusu ... Mahallesi 819 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı 1/10 hissesinin satışına ilişkin 22/10/2008 tarih 16825 yevmiye numaralı işlemin ve 11/11/2008 tarih 17897 yevmiye numaralı işlemin ve 438 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı 1/8 hissesinin satışına ilişkin 22/10/2008 tarih 16822 yevmiye numaralı işlemin davacının idari para cezası alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak iptaline, davacıya tasarrufa konu bu taşınmazlar üzerinde cebri satış işlemi yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların,sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
    Mahkemece, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmasına rağmen, karar yerinde ilgili yasa maddeleri tartışılmadan, taşınmazların gerçek değeri ile tapuda yazılı satış bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu, davalılar arasında akrabalık tespit edilemediği, davalıların bir kısmının komşu oldukları, ancak 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerindeki şartların oluşuğu şeklinde eksik gerekçeyle davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği tartışılmadan karar verilmesi isabetli olmamakla birlikte tasarrufun iptali talep edilen İstanbul ili, ..., ... Mahallesi 819 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapuda gerçekleşen 22.10.2008 tarihli ve 16825 yevmiye numaralı satışında birden fazla davalıya satış yapılmasına rağmen yazılı şekilde infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de isabetli olmamıştır.
    Bu durumda mahkemece, taraflara yükletilen ödevlerin ve bahsedilen hakların hiçbir kuşku ve tereddüt gerektirmeyecek şekilde çok açık, icra (infaz) edilebilir ve denetlenebilir nitelikte hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2. maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
    Somut olayda İstanbul ili, ..., ... Mahallesi 819 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının incelenmesinde; borçlu ... tarafından davalı ...’e satılan 1/70 oranındaki hissenin, ... tarafından dava dışı...’e satıldığı görülmüştür. Mahkemece davacı alacaklı tarafından 4. kişi konumundaki kişinin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması,
    davaya dahil ettiği takdirde 4.kişiye tebligat yapılarak ve davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi ... yönünden davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek iptal koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi de isabetsiz olmuştur.
    3-Bozma neden ve şekline göre davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."e geri verilmesine 02/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara