Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1235 Esas 2021/2304 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1235 Esas 2021/2304 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1235
Karar No : 2021/2304
Karar Tarihi : 04/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1235 Esas 2021/2304 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1235 E.  ,  2021/2304 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; 10.05.2013 tarihinde ..."nın sevk ve idaresindeki araç ile seyir halindeyken aracın sol arka lastiğinin patlaması sonucu aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek aracın sol yana devrilmesi ve takla atması sonucu araçta yolcu olarak bulunan Vetha Atmaca"nın vefat ettiğini, müteveffanın geride eşi ve 3 çocuğunu bıraktığını, müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, kazaya karışan aracın davalı şirket tarafından sigortalı olduğunu, bu sebeple maktulün desteğinden yoksun kalan müvekkillerine tazminat ödenmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilleri için maddi tazminat değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00"er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranları ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların davalı ... şirketinden aralarındaki anlaşma sonucu alacaklarını aldıkları ve sigorta şirketini ibra ettikleri anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Daire’nin 17.01.2019 gün ve 206/4448-2019/328 sayılı ilamında; “1-...Mahkemenin gerekçesi anlaşılır olmadığı gibi, karar denetime elverişli de değildir. Bu durum kararın gerekçesi ile hükmü arasında çelişki ortaya çıkmasına neden olup HUMK’nun 388 ve 389. (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298) yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
    2-Kabule göre de;
    Somut olayda davalı ... tarafından 21.01.2014 tarihinde davacılar ...’e 8.284,00 TL, ...’a 9.831,00 TL, ...’ya 6.976,00 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen “makbuz ve ibraname” başlıklı belgelerde “fazlaya dair tüm hakların saklı tutularak” tazminatların nakden ve tamamen alındığı, anlaşılmaktadır.
    Mahkemece davacılar yönü ile davalı ... tarafından yapılan ödemeler güncellenerek tazminatlar hesaplanmış, davacı ...’nın 4.435,29 TL bakiye zararı olduğu belirlenmiştir. Ancak ibranameleri davacıların fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak imzalamış olmaları karşısında davacı ... yönü ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır” şeklindeki gerekçesi ile hüküm bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamına göre, davacılar ..., ... ve ... (çocuk) lehine açılan davanın reddine, davacı ... lehine açılan davanın kabulü ile 4.435,29 TL"nin 21/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin tüm emyiz itirazlarının, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Mahkemece gerekçeli kararın 4 nolu bendinde davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/68-2015/303 sayılı ilamında "Tarafların anlaşarak birbirlerini ibra ettikleri anlaşıldığından taraf vekilleri lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. Bu karara
    karşı davalı tarafından temyiz kanun yoluna gidilmemiştir. Daire’nin 17.01.2019 tarihli ilamı ile Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin kararı sadece davacı ... yönünden bozulmuştur. Bu nedenle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma sebebi ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 370/2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan “Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince ayrı ayrı 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılar ..., ... ve ... (çocuk) dan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin tümden çıkarılarak yerine “davalı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 248,57 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 04/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara