17. Hukuk Dairesi 2016/16005 E. , 2019/8593 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalıların sürücü, işleten ve sigortacısı olduğu araçtan yola dökülen yağ nedeniyle davacının idaresindeki aracın kazaya karıştığını davacının kaza nedeni ile yaralandığını ve aracında hasar oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 21.439,00 TL maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacının 1.250,00 TL değer kaybı alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile davalı ... ve Gıda Endüstri Tic. Ltd. Şti. ve ... Sigorta A.Ş"den müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının araç kiralamadan doğan 1.000,00 TL alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile davalı ... Yağ ve Gıda Endüstri Tic. Ltd. Şti."den tahsiline, Davacının manevi tazminat ve fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza sonrası resmi görevlilerce tutulan trafik kazası tespit tutanağında kazaya davalı sürücünün kullanmış olduğu araçtan dökülen yağın neden olduğu belirtilerek davalı sürücü tam kusurlu bulunmuştur. Mahkemece, yargılama sırasında, kusur durumlarının belirlenmesi yönünden, İTÜ makine mühendisliği öğretim üyesinin bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmış düzenlenen raporda her ne kadar trafik kazası tespit tutanağında yola dökülen yağ nedeni ile davalı sürücü tam kusurlu bulunmuş ise de davacı sürücüye de kusur atfedilmiş ve kusur oranları %50 şer olmak suretiyle tespit edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağı arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakla çelişki giderilmeden hüküm kurulması isabetli değildir. Ayrıca davacı vekili ceza soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu belirten kusur bilirkişisi raporu bulunduğunu bildirmiş olup ilgili dosya, dosya arasında bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, Malkara Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/189 esas sayılı dosyası da dosya arasına alınmak suretiyle kusur durumunun belirlenmesi amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğü trafik-fen alanında uzman kişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden, çelişki gideren ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz görülmüştür.
3-Davacı vekili dava dilekçesinde davacının kaza nedeni ile yaralandığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş dilekçe ekinde 15.12.2012 tarihli genel adli muayene raporunu sunmuş olup mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmaksızın gerekçesi de belirtilmeden davacının manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Mahkemece manevi tazminat talebi hakkında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken gerekçesi belirtilmeksizin talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, araç değer kaybının belirlenmesi Dairemizce kabul görmüş kriterlere uygun bulunmamaktadır. Dairemiz uygulamasına göre, davacının talep ettiği değer kaybı zararı belirlenirken yapılması
gereken, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki 2. el değerinin belirlenmesi ve aracın tamir edilmesinden sonra, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alındığında yine serbest piyasa koşullarında 2.el değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının belirlenmesinden ibarettir. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden başka bir kişiden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.