Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10614 Esas 2021/1803 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10614 Esas 2021/1803 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/10614
Karar No : 2021/1803
Karar Tarihi : 23/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10614 Esas 2021/1803 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/10614 E.  ,  2021/1803 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili; taraflar arasındaki borç ilişkisi nedeniyle davalı borçlu aleyhine ... İcra Müdürlüğü"nün 2014/5377 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun, alacaklarını karşılayacak oranda malının bulunamadığını davaya konu malını ise kötüniyetli olarak ve kendilerinden mal kaçırmak amacıyla devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki bu aleyhlerinde olan tasarrufun iptali ile bu tasarruf işlemine konu mal üzerinde alacaklarının tahsili yönünden satış ve haciz yetkisi isteyebilme yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; tefrik kararından önce sunduğu cevaplarında davanın ön koşulların oluşmadığını belirterek, tasarrufların borcun doğumundan önce yapıldığını, tasarrufların bir kısmının kooperatifin yaptığı hatalar nedeniyle hak sahiplerine devrinin sonradan yapıldığını, diğer kısım taşınmazlar için gerçek bedel karşılığında satıldığını tüm taşınmazlarda hak sahiplerinin oturduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığını, piyasa rayiç bedeli üzerinden taşınmazın satın alındığını, aksi durumun ispatının olmadığını, ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, alacaklı tarafından birden fazla davalı hakkında tasarrufun iptali davası açılmaması ve taraflar arasındaki hukuki ve fiili bağlantının bulunmaması nedeniyle mahkemenin 2014/713 E. sayılı dosyası üzerinden her bir tasarruf yönünden davaların tefrikine karar verilmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek değeri arasında ciddi fark bulunmaması, davalılar arasında arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını, üçüncü kişinin bildiği veya bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilememesi, piyasaya borcu bulunan davalı tarafça bu borçlarını ödemek için mal ve taşınmaz satışı yapmasının tek başına Tasarrufun iptalini gerektirmeyeceği gibi sosyal ve ekonomik durumu itibari ile davalıların borçlu ile birlikte muvazaalı bir biçimde organize olarak hareket ettikleri tam olarak dosya kapsamına yansımadığı, davacı tarafından birden fazla satış dışında başkaca bir kanıt veya iddianın dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takibe konu alacak miktarı ile iptali istenilen tassaruf bedelinden hangisi az ise o bedel oluşturmaktadır.
    Somut olayda takip konusu alacak 1.302.943,24 TL olup, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihindeki değerinin 55.000,00 TL olduğu, dava tarihindeki değerinin 65.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece, taşınmazın satış tarihindeki değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT ye göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava tarihindeki değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 3. bendindeki "7.500,00 TL" ibaresinin hükümden çıkartılarak, yerine "6.400,00 TL" ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara