Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3274 Esas 2020/1978 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3274 Esas 2020/1978 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/3274
Karar No : 2020/1978
Karar Tarihi : 24/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3274 Esas 2020/1978 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/3274 E.  ,  2020/1978 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 09.03.2016 tarih- 2016/5731 sayılı karara karşı, davalı vekili ve davacı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 16.05.2016 tarih, 2016/İHK-1081 sayılı itirazın reddine dair kararın, süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın davacıya çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralanan davacının işgöremez hale geldiğini, davalı tarafından 39.400,79 TL. ödenmişse de bu ödemenin gerçek zararı karşılamadığını belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada şimdilik 16.000,00 TL"nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.02.2016 tarihli artırım dilekçesiyle, taleplerini 85.268,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 88.536,68 TL. maluliyet tazminatının 13.04.2015 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; bu karara, davalı vekili ve davacı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir. Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan tazminat hesabına ilişkin ek rapordaki hesaplamaların uygun olduğu; davalı tarafından sigortalı araç ticari araç olduğundan temerrüt faizi olarak avans faizine karar verilmesinin de uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekili ve davalı vekilinin Hakem Heyeti kararına itirazlarının reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, Sigorta İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının 3/8 olarak kabul edildiği Sigorta Hakem Heyeti kararına davacının bu yönden itiraz etmediği, kabul edilen kusur oranlarının kazanın oluş biçimine ve dosya kapsamına uygun olduğu dikkate alındığında, davacı vekilinin kusura ilişkin temyiz talebinin yerinde görülmemesine; davalı tarafından sigortalı araç ticari taksi olduğundan, temerrüt faizi olarak ticari faize karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 54. maddesi gereği işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
    Davacının % 8 maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapan 05.01.2016 tarihli kök ve 19.01.2016 tarihli ek raporlar hükme esas alınmıştır. Anılan raporlarda; davacının çalıştığı işyerinden alınan Mart 2013 tarihli son bordrosu esas alınıp, gelirinin 11.622,00 TL. olarak kabul edildiği ve aktif dönem işleyecek devre hesabının bu gelir üzerinden yapıldığı görülmektedir.
    Davacının, Ticari Menkul Değerler A.Ş"de fon yöneticisi olarak çalıştığı ve çalıştığı şirketin kapanması nedeniyle işinin sonlandığı tarafların kabulünde olduğu gibi, bu husus dosya kapsamından da anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan belgelere göre; davacı, anılan işte 2008 yılından beri (kaza tarihi itibariyle yaklaşık 5 yıldır) çalışmakta olup, bu işte tecrübelidir. Bu itibarla; gerek eğitimi nedeniyle, gerekse belli bir tecrübe kazanması nedeniyle bu işi sürdürmesi, hayatın olağan akışı içinde mümkün olmakla birlikte; çalıştığı işyerindeki işinin son bulma nedeni, kazadaki yaralanması olmayıp işyerinin kapanması ve iş akdinin işveren tarafında feshidir. Davacının en son 11.622,00 TL. maaş aldığı işyerinden şirket kapanması nedeniyle ayrıldığı dikkate alındığında, anılan geliri elde etmeye devam ediyormuş gibi, bu gelir üzerinden tazminat hesabı yapılması yerinde değildir.
    Diğer yandan; tazminat hesabı yapılırken, davacının gelirinin belli olduğu dönemler için belirli olan gelir üzerinden hesap yapılması; gelirin belli olmadığı (2013 yılı Mayıs ayından sonrası) dönemler içinse, belirli olan son gelirin o döneme ait yasal asgari ücretle mukayesesiyle saptanacak katsayı da esas alınmak suretiyle, her yıl için gelir % 10 artırılıp saptanan katsayı ile çarpıldıktan sonra bulunan bedel, % 10 iskonto edilerek işleyecek (bilinmeyen) devre zarar hesabı yapılması gerektiği gözetilmelidir.
    Açıklanan vakıalar karşısında, Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından; öncelikle, davacının eğitim durumu ile kaza tarihinde mevcut iş tecrübesi ve yaptığı işin niteliğinin detaylı olarak belirtildiği bir müzekkere yazılarak, işin niteliğine göre 2013 yılı Mayıs ayı itibariyle elde edebileceği ortalama gelirin ne olduğunun ilgili meslek odalarından sorulması ve emsal araştırması yapılması; anılan biçimde gelirin tespitinden sonra, saptanan gelir üzerinden, yukarıdaki açıklamalar ışığında hesaplama yapılması için, konusunda uzman başka bir aktüerya bilirkişisinden rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Davalı ... şirketi, davacıya çarpan aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK"nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları"nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
    Somut olayda; davacı vekili tarafından poliçe kapsamında ödeme yapılması için davalı ... şirketine 10.02.2015 tarihinde başvurulduğu; bu tarihi takip eden 8. işgünü sonu olan 21.02.2015 tarihinde davalının temerrüde düştüğü görülmektedir. Faiz başlangıç tarihinin 21.02.2015 olarak kabulü yerine, davalının aldığı aktüerya raporunun tarihi olan 13.04.2015 olarak kabulü doğru olmamıştır.
    4-Davacının belirsiz alacak davası olarak açtığı davada alınan 05.01.2016 tarihli hesap raporuyla alacağın belirlenmesi üzerine, davacı yanın 25.02.2016 tarihli bedel artırım dilekçesiyle talep edilen miktarı 85.268,00 TL"ye yükseltmiş olmasına rağmen; rapora itirazlar üzerine alınan 19.01.2016 tarihli hesap raporunda saptanan 88.536,68 TL. hüküm altına alınmıştır. Bu durum, HMK"nun 26/1. maddesindeki "taleple bağlılık" ilkesine aykırı olduğundan, davacının talebi aşılarak fazla tazminata karar verilmesi de, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraflar yararına; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı yararına ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine, 24/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara