Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2491 Esas 2020/843 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2491 Esas 2020/843 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/2491
Karar No : 2020/843
Karar Tarihi : 01/01/1970
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2491 Esas 2020/843 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2491 E.  ,  2020/843 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki, trafik sigortası olduğu araç ile davacıların seyir halinde olduğu motosikletin karıştığı trafik kazası sonucunda yaralndığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak şimdilik davacı ..."in maddi zararı için şimdilik 50.000,00 TL tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen,davacı ... için 40.000,00 TL, davacı ... için 180.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve İsmail"den müştereken ve müteselsilen alınmasını talep etmiştir.
    Davalılar ayrı ayrı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile davacı ... için 3.000,00 TL, davacı ... için 40.000,00 TL manevi tazminatın 13/02/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar İsmail ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların geri kalan manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı ..."in maddi tazminat talebinin 603.101,76 TL yönünden kabulü ile, bu miktarın davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı ... ve ... için 13/02/2013 tarihinden itibaren, davalı ... şirketi için dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte alınarak davacı ..."e verilmesine, davalı sigortanın poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına, davacı ..."in geri kalan iş göremezliğe ilişkin talebinin reddine, davacının tedavi giderine yönelik talebinin 2918 Sayılı Yasa"nın 6111 Sayılı Yasa ile Değişik 98.maddesi uyarınca SGK sorumlu olduğundan reddine, davacının kıyafet ile ilgili tazminat talebi yönünden sunulan fatura içeriklerinin kıyafetten başka hususları da içermesi ve bu faturaların hangi kıyafetlere yönelik olduğunun, sübuta ermediğinden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nın 56.maddesindeki (818 sayılı BK"nın 47. maddesi) özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında davacı ...’ya takdir olunan manevi tazminatın az olduğu, davacı ...’ya takdir olunan manevi tazminatın ise bir miktaz az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Davacı taraf, trafik kazası sonucu yaralandığını ileri sürerek maluliyetine ilişkin tazminat talep etmiş, aktüerya bilirkişisi tarafından hazırlanan hesap raporunda TRH-2010 yaşam tablosu dikkate alınarak davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
    Ancak karara esas alınan hesaplama, Hukuk Genel Kurulu"nun 1989/4-586 esas, 1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına uygun değildir. Bu itibarla, Dairemizin yerleşik kriterlerine uygun olarak Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ile davacının maluliyetine ilişkin zararının hesaplanması gerekirken tazminat esaslarına uygun olmayan yaşam süresine göre hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    3-Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
    Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dâhil edilemez.
    Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda,davacının pasif dönem zararı hesaplanırken geliri, aktif dönem gelirinin %60’ı kadar olacağı kabul edilerek hesap edilmiştir. Buna göre, davacının pasif dönem zararının asgari geçim indirimi olmaksızın net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    4-Çalışma gücü kaybı zararının hesabında malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
    Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan 04/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının turist rehberliği yaptığı kabul edilerek meslek odasınca bildirilen yazıya göre, Bakanlıkça 6 aylık çalışma süresinin 2013 yılına ait düzenlenen günlük rehberlik ücreti ile çarpılarak bulunan ücretin 1 yıl içerisindeki aylık gelirinin karşılığı 4.050,00 TL olarak belirlenerek hesaplama yapılmıştır.
    Öncelikle davacının kaza tarihinde ne iş yaptığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti önemli yer tutmaktadır. Davacının dava dilekçesinde ... Bakanlığından 06-009946 sicil numaralı profesyonel turist rehberi lisansıyla,turist rehberliği yaptığını belirtiyor ise de dosya içerisinde lisansına ilişkin belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacıya ait lisansına ilişkin belge dosyaya sunulması için süre verilmesi, belgenin dosyaya ibrazı halinde, davacının bir işletmeye mi bağlı olarak yoksa serbest olarak mı çalıştığının tespiti gereklidir. Dosya içerisinde bulunan 2012 ve 2013 yılına ait düzenlenmiş makbuzlardan davacının nasıl çalışma usulü olduğu anlaşılamamaktadır. Öncelikle bu husus araştırılarak bir işletmeye bağlı çalıştığının tespiti halinde, çalıştığı işletmeden ücrete ilişkin bodro ve SGK kayıtları esas alınarak kazancının saptanması,serbest çalıştığının tespiti halinde ise davacıya ait vergi kayıtlarının ve defterlerinin incelenerek belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu olduğu şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    5-Davacının maddi tazminat talebinden sorumluluğuna karar verilen davalı sigortacının, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sıfatıyla, meydana gelen zararı poliçe limiti dahilinde gidermekle yükümlü olduğu, yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olduğu, zarar miktarının limiti geçmesi halinde sigortacı aleyhine hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil, sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olduğu gözetilerek, poliçedeki limiti oranında yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmemesi de bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar ... ile ... vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara