Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1652 Esas 2021/3033 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1652 Esas 2021/3033 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/1652
Karar No : 2021/3033
Karar Tarihi : 22/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1652 Esas 2021/3033 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/1652 E.  ,  2021/3033 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili; müvekkilinin ..."nin eski ortağı olduğunu, şirketin kurulma aşamasında 2006 ve 2007 yıllarında şirkete banka aracılığıyla paralar gönderdiğini, şirketin hiçbir defter ve kayıtlarının tutulmadığını, kuruluş aşamasında olduğu için paraları şirketin diğer ortağı olan ve vefat eden ... hesabına gönderdiğini, bu nedenle şirketten alacaklı olduğunu ve alacaklarını tahsil etmek için İstanbul 32. İcra Müdürlüğü"nün 2010/20310 sayılı icra dosyasında takip yaptıklarını, icra takibinin kesinleştiğini, şirketin acz içinde olduğunu, şirketin diğer ortağı ...
    02/06/2008"de vefatından 6 ay kadar önce şirkete ait ... ili, ... ilçesi ... mahallesi 138 ada, 6 parseldeki zemin+1 bağımsız bölümü, ... kızkardeşi olan davalı ..."a çok düşük bir değerle devredildiğini, daha sonra taşınmazın davalı ... tarafından, eşi olan davalı ..."a 14/11/2011"de devredildiğini, ayrıca ... alacaklıları tarafından hakkında davalar ikame edilen ..."ın damadı olan davalı ... tarafından ... aleyhine İzmir 10. İcra Müdürlüğü"nün 2009/529 sayılı icra dosyasında 26/03/2009 tarihinde 600.000,00 TL"lik takip yaptığını, ..."ın borcu kabul ederek, dava konusu yapılan İzmir"deki taşınmaza haciz konulmasını sağladığını, her iki tasarrufun da alacaklıya zarar verme kastıyla yapıldığını belirterek taşınmaz devri ve icra takibine ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; zamanaşımı süresi geçtikten sonra davanın açıldığını, müvekkili ile ... arasındaki satışın gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davacının icra takibini ve davayı kötüniyetli olarak açtığını, icra dosyasındaki takibe dayanak yaptığı belgelerde müvekkili ... İnşaat Turizm Limited Şirketi"nin borçlu olmadığını, icra takibine dayanak yapılan banka havaleleri ile sözleşmelerde ... ödemeler yapıldığının açıkça belirli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar; davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, taşınmazın devrinin yapıldığı tarihte davacının şirkette hissedar olması, takip konusu alacağın doğumuna ilişkin belgelerin muhatabının ... olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas
    Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde
    bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    İİK 282 maddede iptal davasının kimlere karşı açılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda dava konusu icra takibinin borçlusu ... İnşaat Turizm Ltd.Şti.’dir. Mahkemece; takip konusu alacağın doğumuna ilişkin belgelerin muhatabının ... olması nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Her ne kadar takip konusu alacağın doğumuna ilişkin belgelerin, yapılan banka havalelerinin muhatabı ... ise de; ...’ın 14.12.2008 tarihinde ölmesi üzerine borçlunun mirasçıları aleyhine icra takibi yapılmış mirasçıların mirası reddetmeleri üzerine Kaş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/5 Tereke dosyası üzerinden 22.6.2012 tarihinde Sema Gezgin tereke temsilcisi olarak atanmış ve terekenin TMK"nun 612 maddesi gereğince iflas hükümlerine göre tasfiye süreci başlamıştır.
    Dava konusu tasarrufun tarafı olan ... İnşaat Ltd. Şti"nin 13.6.2006 tarihinde kurulduğu, son ticaret sicil kayıtlarına göre %99 hissenin ..."a %1 hissenin de eşi Jodie Ünal"a ait olduğu, şirket temsilcisinin ... olarak atandığı anlaşılmaktadır. ..."nin ölümü üzerine eşi ... tarafından İstanbul 49.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/214 Esas sayılı dosyası ile adı geçen şirketin tasfiyesi için dava açıldığı da anlaşılmaktadır.
    Tarafları ve dava konusu aynı olan Dairemizin 13/03/2019 tarih ve 2017/718-2019/2881 sayılı bozma ilamında da değinildiği üzere; dava konusu tasarrufun tarafı olan ... İnşaat Turizm İnşaat Ltd. Şti"nin borçlu ... ve eşine ait olması, şirketin tasfiye aşamasında olması, borçlu ...’ın terekesinin mirasçıların mirası reddetmesi nedeniyle iflas hükümleri gereğince tasfiye aşamasında olması, lehine tasarrufta bulunulan kişilerin ...’ın kardeşi ve eniştesi olması gibi maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde iptali istenen davacının dava konusu alacağının davalı şirketten olan alacağı olarak değerlendirilmesi, taraf delillerinin toplanması tasfiye davasının sonucu beklenerek diğer dava
    önkoşulları yönünden dosyanın incelenerek varlığı halinde İİK 278,279, 280,283/2. madde kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara