Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1597 Esas 2020/6794 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1597 Esas 2020/6794 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/1597
Karar No : 2020/6794
Karar Tarihi : 10/11/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1597 Esas 2020/6794 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/1597 E.  ,  2020/6794 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi ...


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekilleri tarafından talep edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.11.2020 Salı günü davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacı ile diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip yaptığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını 03.12.2014 tarihinde davalı ..."e devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin borçlu ile bir yakınlığı olmadığı, dava konusu taşınmazın rayiç bedelden satın alındığını belirtmiştir.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedelleri ile bilirkişiler tarafından belirlenen tasarruf tarihindeki rayiç değerleri arasında açık fark bulunduğu, davalıların dava konusu taşınmazdaki dava konusu tasarruflarıyla ilgili dosyanın tarafı olmayan 3. kişi tarafından açılan Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/625 esas sayılı dosyasında davayı kabule ilişkin beyanları dikkate alınarak davalı ..."in dava konusu taşınmazı alacaklıdan kaçırmak amacıyla davalı ..."dan satın almak suretiyle, taşınmazı aslında satış iradesi olmaksızın muvazaalı olarak devraldığı, bu itibarla davalıların davacı alacaklının aleyhine olacak şekilde tapuda işlem yaptıkları kanaatine varıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde sözü edilen delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, somut olayda taraf teşkilinin sağlandığı, takip dosyasındaki 04.10.2017 tarihli haciz tutanağının aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli belgelerden olduğu ve özellikle de dava dışı ... tarafından açılarak davalı borçlu ... ile davalı üçüncü kişi Taner arasındaki dava ve temlik konusu tasarrufun mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğuna yönelik Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 26.4.2016 gün ve 2015/625-2016/95 E/K. sayılı dava dosyasında görülen davada söz konusu davalıların davayı kabul ettiklerini bildirmeleri karşısında dava konusu olayda tasarrufun iptali davası şartlarının da oluştuğunun değerlendirildiği, esasa yönelik istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesi ile davalıların isitinaf istemi esastan red edilmiş, karar yine anılan davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK."nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İİK"nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını
    almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Dava koşulları yönünden somut olaya bakıldığında, borcun 28.08.2014 tarihinde tanzim edilmiş bonodan kaynaklandığını, tasarrufun bu tarihten sonra 03.12.2014 tarihinde yapılmış, borçlu adresinde yapılan 04.10.2017 tarihli haciz tutanağı İİK’nun 105.madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği ve davanın 5 yıllık sürede açıldığı anlaşılmıştır.
    Dava konusu taşınmaz tapuda 189.000,00 TL"sına satılmış ve üzerinde 200.000,00 TL"lik banka ipoteği bulnmaktadır. Bilirkişi taşınmazın değerini 372.464,00 TL olarak belirlemiştir. İlk derece mahkemesinin kabulünün aksine, taşınmaz üzerindeki ipotek miktarı ile birlikte taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli bir oransızlık bulunmamaktadır.
    Öte yandan, gerek ilk derece gerekse istinaf mahkemesi tarafından, güçlü delil olarak görülen Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/625 Esas 2016/95 Karar sayılı dosyasındaki davalıların davayı kabul yönündeki beyanları muvazaa olarak değerlendirilmiş ise de, belirtilen davada davacı alacaklı tarafından Gaziantep 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/364 Esas 2017/613 Karar sayılı dosyasından tasarrufun iptali davası açılmış ve karar verilmiş ancak karar henüz kesinleşmemiştir. Bu dava ile Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/625 Esas 2016/95 Karar sayılı dosyasındaki kabul beyanı geçerli kabul edilirse, muvazaanın delili olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır.
    Bu nedenlerle, Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/364 Esas 2017/613 Karar sayılı dosyasının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."na verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 10/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara