Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/142 Esas 2020/1414 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/142 Esas 2020/1414 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/142
Karar No : 2020/1414
Karar Tarihi : 13/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/142 Esas 2020/1414 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/142 E.  ,  2020/1414 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ..."ın 12/12/2014 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki araçla tek taraflı trafik kazası geçirerek vefat ettiğini, aracın davalı ... tarafından sigortalandığını, müteveffa ..."ın ölümü nedeni ile davacıların desteğinden yoksun kaldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 500,00"er TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınıp, müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ıslah edilen davanın kabulüne, 1.500,00 TL"nin dava tarihinden itibaren, 209.650,00 TL"nin ise ıslah tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davalı ... şirketinin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
    Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
    Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir. Ancak destek almaktan vefat, evlilik ya da destek alma ihtiyacının sona ermesi gibi nedenlerle çıkan kişinin payı diğer destek alanlara aktarılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
    Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
    Somut olayda, dosya kapsamından, desteğin anne ve babasının da hayatta bulunduğu anlaşılmakta olup, hükme esas alınan 21.07.2015 tarihli hesap raporunda ise anne ve baba için destek payı ayrılmadan desteğin gelirinin davacılar eş ve çocuklar yönünden paylaştırılmak suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak, desteğin anne ve babasının da hayatta olduğu gözetilmek suretiyle davacıların destek paylarının yeniden değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    3-Mahkemece 02.07.2015 tarihli duruşmada TBK 76/1"e göre 10.000,00 TL geçici ödemeye karar verilmiştir. Davalı vekilinin 07/08/2015 tarihli dilekçesi ile ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2015/7856 sayılı dosyasına 20/07/2015 tarihinde 10.000,00 TL geçici ödemenin yapıldığı, beyan edilmiştir. Dava dosyasına, mahkemece karar verilen ve davalı vekilince icra dosyasına yatırıldığı beyan edilen geçici ödemeye ilişkin tahsilat makbuzu ibraz edilmemiştir. Mahkemece yapılması gereken ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2015/7856 sayılı dosyasını dosya içerisine alarak geçici ödemeye ilişkin ara kararın yerine getirilip getirilmediğini araştırmak, eğer geçici ödeme gerçekleşmişse, hesaplanan tazminattan mahsup etmek suretiyle hüküm kurmaktan ibarettir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara