Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5991 Esas 2020/2136 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5991 Esas 2020/2136 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/5991
Karar No : 2020/2136
Karar Tarihi : 26/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5991 Esas 2020/2136 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/5991 E.  ,  2020/2136 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamından; ”davalı 4. Kişi ... kötü niyetli olduğu ispat edilemediği, bu sebeple davalı ... yönünden davanın reddi ile davalı ... yönünden taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri üzerinden alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde tanık beyanlarına göre davalı 3. kişi ... ile davalı 4. kişi ...’un birbirini tanıdığı, davalı 3. kişi ile davalı borçlu arasındaki tasarruf işleminin muvazaalı olduğu, ancak ilk karara göre davacı tarafından dava konusu gayrımenkulün icradan satın alınması sebebi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının diğer gerekçe ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilininde aşağıdaki bendin dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir.
    Mahkemece davalı borçlu ile davalı 3. kişi ... arasındaki tasarrufun muvazaalı olduğu, davalı 3. kişi ... ile davalı 4. kişi olan ...’un birbirlerini tanıdığı, gerekçesi ile davalı ...’un kötü niyetli olduğuna kanaat getirilmiş dava konusu gayrımenkulün Dairemizin bozması öncesinde verilen mahkemenin ilk kararı nedeniyle icraen satışa çıkartılarak alacaklı davacı banka uhdesine geçmiş bulunduğundan konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Dava konusu gayrımenkul verilen ilk karara göre davacı alacaklı tarafından davalı 4. kişi elindeyken cebri icra ile satışa çıkartılarak alacağa mahsuben davacı alacaklı tarafından satın alınmıştır. Ancak dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davalı 4. kişi ...’un davalı borçlunun durumunu bilen ve beilmesi gereken kişilerden olduğunun ispatlanamamasına göre, davacı tarafından ... İcra Müdürlüğü’nün 2009/1971 sayılı dosyadan yapılan ihalenin geçersiz olduğu, dava konusu gayrımenkulün de davalı ... elinde kalacağı, Dairemiz bozmasına göre davalı 3. kişinin dava konusu gayrımenkulü elden çıkardığı tarihteki değeri üzerinden tazminat ile sorumlu olacağı usulü kazanılmış hak olacağı düşünülmeksizin yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA aşağıda dökümü yazılı 26,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara