Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3924 Esas 2021/554 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3924 Esas 2021/554 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3924
Karar No : 2021/554
Karar Tarihi : 02/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3924 Esas 2021/554 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3924 E.  ,  2021/554 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalı borçlu Savaş aleyhine takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu iki taşınmazını önce davalı ...’e onun da bir taşınmazı davalı ...’e o da davalı ...’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
    Davalılar ... vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, bu davaların dinlenebilmesi için öncelikle alacağın gerçek bir alacak olması gerektiği, gerçek bir borcun söz konusu olmaması halinde dava şartının bulunmadığının kabulü gerektiği gerek öğretide ve gerekse de Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği, muvazaalı şekilde düzenlenen borç senetlerine dayanarak sonraki satışların muvazaalı olduğunu iddia etmenin hukuk düzeni tarafından korunamayacağı kabul görmediği, somut olayda, davalı tarafın bu yöndeki itirazı dikkate alınarak yapılan araştırma sonucunda dinlenen tanık beyanlarına göre davacı ile borçlu görünen müteveffa ...."ın yakın arkadaş oldukları ve ..."ın 3. kişilere olan borcundan dolayı karşılıksız şekilde yüklü miktarda borç senetleri düzenlendiği ve takibin borçlunun istemi üzerine kaldırıldığı, gerçek bir borcun söz konusu olmadığı arsa alımının da bulunmadığı, borçlunun 2011 yılından sonra takibin yenilendiği oysa dava konusu senetlerin 2005 tarihli olduğu ve yaklaşık 700.000,00 TL bedelli oldukları gözetildiğinde borç tarihi itibariyle iddia edildiği şekilde bir borç sebebinin ispatlanamadığı gibi o tarihler itibariyle belirtilen derecede yüksek bedelli bir arsa alındığına dair alım satımının da davacı tarafça ortaya konulamadığı, buna göre davacı tarafın gerçek bir borcu bulunduğunu ispatlamadığından bahisle ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu dava koşullarından biri de dava dayanağı takibin gerçek bir alacağa ilişkin olmasıdır. Davalı üçüncü kişi Kamil vekili davacının dava dayanağı borcun gerçek olmadığını, iddia etmiştir. Davacı vekili alacağın bir taşınmaz alımı için verildiğini iddia ederken, davalı tanıkları takip dayanağı bononun gerçek bir borç ilişkisinden doğmadığını, borçlunun senedi diğer alacaklılarından mal kaçırma amacı ile verdiğini ileri sürmüştür. Bu yönde mahkemece yapılan araştırma yeterli olmamıştır.
    Yapılacak iş, dosya kapsamından borçlunun yargılama sırasında öldüğü ve mirascılarının mirası red ettiklerinden, terekenin tasfiyesi için tasfiye memuru atandığı, borçlunun ölmeden önce eczacılık yaptığı anlaşılmaktadır. Buna göre, tasfiye memurlarından, borçlunun mal varlığı ve ticari defterlerinde, takiplerin dayanağı 08.03.2005 senet tanzim tarihinde ve kısa süre öncesi ve sonrasında senet bedeli 700.000,00 TL"lik bir değer artışı veya kayıp olup olmadığı sorularak, alınan cevap, diğer delille birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara