Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3916 Esas 2020/1693 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3916 Esas 2020/1693 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3916
Karar No : 2020/1693
Karar Tarihi : 19/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3916 Esas 2020/1693 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3916 E.  ,  2020/1693 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki BK.nun 19. maddesine dayalı iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine ... 11. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı gayrımenkulünü mal kaçırma gayesi ile kardeşi ..."e devrettiğini beyan ederek, taşınmazın tapusunun iptali ile davalı borçlu ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalılar arasındaki annelerinden kalan mallara yönelik imzalanan protokolde davalı borçlunun hissesine düşen malları davalı ..."a devrettiği, ancak davalı ..."ın borçluya devretmediği, bedel farkının olması, davalı borçlunun davacının takibinden sonra gayrımenkulü devretmesi gerekçesi ile davanın kabulü ile ... 11. İcra Müdürlüğünün 2011/4 sayılı dosyası ile ilgili olarak dava konusu ... ili, ... İlçesi, Denizli Mahallesi, 613 parsel sayılı taşınmazın tamamı 1/2"şer hisseli olarak davalılar ... ve ... adına kayıtlı iken davalı ..."ın 1/2 olan kanuni hissesinin tamamının davalı ..."e devrine ilişkin 13/03/2012 tarih ve 1531 yevmiye nolu satış işleminin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, Borçlar Kanunu"nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu tasarrufun danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı, işlemin iptali istemine ilişkindir.
    Dava dilekçesindeki açıklamalara ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK"nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açık olup mahkemenin bu açıklığa rağmen İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelemesi isabetli değildir.
    Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
    3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde ise iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazlarının haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
    Ancak bu tür davaların görülebilmesi içinde diğer dava koşullarının yanında yasadan doğan (örneğin miras hakları gibi) bazı hakların veya davacıların borçlulardan alacaklı olmaları yani hukuki yararlarının olması gerekir.
    Somut olayda mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan BK 19 maddesi hükmü değerlendirilmeksizin hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak İİK 277 maddesine göre değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gibi, mahkemece davanın nitelendirmesi İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davası olması durumunda ise İİK.nun 105. maddesi kapsamında geçici aciz vesikası veya kesin aciz vesikası ibraz edilmediğinden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre de davalı ... ve Işıl vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve Işıl vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 19.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara