Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1259 Esas 2020/2204 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1259 Esas 2020/2204 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/1259
Karar No : 2020/2204
Karar Tarihi : 26/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1259 Esas 2020/2204 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/1259 E.  ,  2020/2204 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, bankanın dava dışı ... Tekstil San. Tic. Ltd. Şti lehine davalı borçlu ..."nun müşterek borçlu müteselsil kefaleti ile açılan kredilerin kat edildiğini, ... 2 Asliye Ticaret Mahkemesinden ihtiyati haciz kararı alındığını, ... 13 İcra Müdürlüğünün 2012/854 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak alacağın tahsiline yetecek miktarda hacze kabil malvarlığı bulunamadığını, borçlunun adına kayıtlı... İlçesi, 15 Parseldeki A1 blok 4. Normal kat 10 nolu bağımsız bölümü, 20.000,00 TL bedelle 10/08/2010 tarihinde diğer davalı ..."a devrettiğini, söz konusu tasarrufun İİK 278. maddesine göre bağışlama niteliğin de olduğunu, söz konusu tasarrufun alacaklıları ızrar kastı ile yapmış olduğundan İİK 280. maddi gereğince iptale tabi olduğunu, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olduğunu belirterek 15 parsel üzerindeki A1 blok 4. Normal kattaki 10 nolu bağımsız bölüm üzerinde ... 13. İcra Müdürlüğünün 2012/854 sayılı dosyasından alacağı karşılayacak miktarda haciz ve satışına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkili ile diğer davalı arasındaki tasarruf işleminin bağışlama olmadığını, tam iki taraflı bir satım sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin davalı ..."ye toplam 160.000,00 TL ödediğini, müvekkili ile diğer davalı arasında bağışlama iradesinin ortaya çıkmasına neden olabilecek hiçbir fiili yada hukuki münasebetin söz konusu olmadığını, taşınmaz üzerindeki 250.000,00 TL"lik ipoteğin taşınmazı devir aldıkları gün terkin edildiğini, bunun da satış bedeli ile ipoteğin terkin edildiğini gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, borç doğmadan önce satışın yapıldığını, alıcının iyi niyetli olduğunu, satışın değerinde yapıldığını belirterek görev ve yetki itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bedeller arasında aşırı fark bulunsa da bu fark başlı başına yapılan işlemin muvazaalı olduğu ve alacakların ızrar kastıyla yapıldığını göstermeye yeterli olamayacağını, tanık anlatımlarından davalıların birbirlerini tanımadıklarını ve satış bedelinin 160.000,00 TL olduğunun anlaşıldığını, davalı ..."in davalı ..."nin mali durumunu bilmediği ve bilebilecek durumda olmadığını, aralarında akrabalık ilişkisi ve ticari ilişki bulunmadığı, davalıların kötü niyetle hareket ettikleri de ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İİK"nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK 280/1"e göre “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
    Somut olayda, yargılama sırasında mahkemece yapılan araştırmada dava konusu taşınmazla ilgili... Şubesi’nden gelen 04/02/2014 tarihli cevabi yazıda; dava dışı borçlu şirket çalışanı ...’ e 05/08/2010 tarihinde (taşınmazın devir tarihinden 5 gün önce) taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğe ilişkin fek yazısının teslim edildiği, davalı ... tarafından ipotek bedeli için yapılmış bir ödemenin bulunmadığı bu hususun ispat edilmediği anlaşılmaktadır. Böylelikle dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında (20.000,00-152.677,00 TL) misli fark bulunduğu açıktır. İİK.nun 278/3-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı fark bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu öngörülmüştür. 3.kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişice belirlenen gerçek değerinin ödendiği ise yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamıştır. Edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde de 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenmesine imkan yoktur. Bu halde dava konusu tasarrufların İİK.nun 278/3-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara