17. Hukuk Dairesi 2016/724 E. , 2016/5621 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, kırmızı ışıkta bekleyen davacı aracına arkadan çarptığını, aracın savrulup başka bir araca ön kısmıyla çarptığını ve aracın hem ön hem arka kısmından hasarlandığını, kazada davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, ağır hasar alan aracın bir ay tamirde kaldığını ve davacının ikame araç kirası olarak 2.360,00 TL. ödemek zorunda kaldığını, aracın aldığı hasar nedeniyle değer kaybına da uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. değer kaybı ile 2.360,00 TL. ikame araç kira bedelinin kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 28.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 15.800,00 TL"ye yükselterek bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacı aracının tamiri orjinal parçalarla yapıldığından araçta değer kaybı oluşmayacağını, mahrumiyet bedeli talebinin makul olmadığını, araç hasarının davacının iddia ettiği oranda olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 15.000,00 TL. değer kaybı ile 800,00 TL. araç mahrumiyet bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, araç mahrumiyetine ilişkin fazla istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan araç değer kaybı ile aracın tamirde kaldığı sürede kullanılamaması nedeniyle oluşan mahrumiyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, iş bu davada araç hasarı talep edilmemiş, ancak kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı istenmiştir. Mahkemece benimsenen 03.02.2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 15.000,00 TL. değer kaybı tazminatına hükmolunmuş ise de, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda araç değer kaybı hesaplaması doğru yapılmamıştır. Eksik inceleme ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması; ya da araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek hasar konularında uzman bilirkişi (makina mühendisi) veya bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına göre; davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, kaza nedeniyle uğradığı hasarın nitelik ve niceliği vs. gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Davacı tarafça, dava açılırken fazla haklar saklı tutularak 1.000,00 TL. araç değer kaybı ile 2.360,00 TL. araç mahrumiyet bedelinden oluşan toplam 3.360,00 TL. maddi tazminat talep edilmiştir. Yargılama esnasında alınan ve mahkemece de benimsenen bilirkişi raporu ile araç değer kaybının 15.000,00 TL, mahrumiyet bedelinin 800,00 TL. olarak hesaplandığı görülmektedir. Davacı taraf, 28.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; davalılardan talep edebilecekleri toplam tazminat miktarının bilirkişi raporu ile 15.800,00 TL. olarak tespit edildiği gerekçesine dayanarak, 3.360,00 TL. olan taleplerini ıslah yoluyla 12.440,00 TL. artırıp 15.800,00 TL"ye yükselttiklerini bildirmiş; mahkeme de bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davacı tarafın başlangıçta talep ettiği alacak miktarları ile ıslah yoluyla artırdığı miktarlar birlikte gözetildiğinde, mahkemece davacı tarafın talebini aşacak şekilde hüküm tesis edildiği görülmektedir.6100 sayılı HMK"nın 26/1. maddesindeki " Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" düzenlemesine aykırı olarak hüküm tesisi doğru değildir.
Davacı tarafın, başlangıçta toplam 3.360,00 TL. olan talebinin içinde 2.360,00 TL"lik kısmın araç mahrumiyet bedeli oluşu, bilirkişi raporu ile bu miktarın altında olacak şekilde 800,00 TL. mahrumiyet bedeli hesaplanmış davacı tarafın bu raporla belirlenen bedelleri esas alarak ıslah yoluyla talep artırımı işlemi yapmış oluşu hep birlikte gözetildiğinde; davacı tarafın ıslah yoluyla artırabileceği tek alacak kaleminin araç değer kaybı olduğu, mahrumiyet bedeli yönünden ıslah yoluyla artırımı gerektirir bir durum olmadığı açıktır. Bu durum karşısında davacının ıslah yoluyla artırdığı miktar olan 12.440,00 TL"nin, başlangıçta 1.000,00 TL. olan araç değer kaybı talebine ilişkin olduğunun kabul edilmesi de zorunludur.
Bu durumda mahkemece, davacının ıslah yoluyla 12.440,00 TL. Üzerinden harçlandırma yaparak artırdığı dava kısmının, araç değer kaybına ilişkin talebi kapsadığı gözetilmek suretiyle; ıslah edilmiş şekliyle 13.440,00 TL. araç değer kaybına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve HMK"nun 26/1. maddesine aykırı olacak şekilde araç değer kaybı bedeline hükmolunması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise; mahkemece, hüküm fıkrasında "davanın kabulüne" denilmesinden sonra davacı tarafın araç mahrumiyet bedeline ilişkin fazla isteminin reddine hükmolunduğu halde; davada kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine, reddolunan alacak miktarı üzerinden vekalet ücretine hükmolunmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 9.5.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.