Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/397 Esas 2021/1025 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/397 Esas 2021/1025 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/397
Karar No : 2021/1025
Karar Tarihi : 09/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/397 Esas 2021/1025 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/397 E.  ,  2021/1025 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün davacı vekili ve davalı ... Nak. ve Tic. A.Ş. vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 09.02.2021 Salı günü davacı vekili Av. ... ve davalı ... Nak. ve Tic. A.Ş. vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; dört aracın karıştığı trafik kazasında yolcu olan davacının yaralandığını, açılan ceza dosyasında davalı srücünün tam kusurlu olduğunun tespti edildiğini, davacının kaza sonrasında defalarce ameliyat geçirdiğini, yürümede zorluk yaşadığını, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maluliyet ve beden gücü kaybı için 10.000,00 TL maddi tazminat ve 220.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde maddi tazminat talebinin 22.349,49 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı .... vekili; müvekkil aracı kullanan ..."ın kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, davacınında içinde bulunduğu araca davalı şirkete ait aracın çarpmadığını, davacının aracının arkasındaki Mazhar Akıllı yönetimindeki aracın çarptığını, müvekkil aracı kullanan ..."ın davacının yaralanmasına sebebiyet vermediğini, ceza dosyasında müvekkil şirketin taraf olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, ceza dosyasındaki bilirkişi raporlarını kabul etmediğini, yeniden rapor aldırılmasını talep ettiğini bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı .... Vekili; davalı firmaya ait aracın müvekkili nezdinde trafik sigortasının olduğunu, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının davadan önce şirkete başvurusunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre göre; davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile, 22.349,49 TL"nin davalılar ..., ....Nak. Ve Tic. A.Ş. Ve .... Sigorta Şirketinden (sigorta şirketi bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen maddi tazminata davalılar ..., ....Nak. Ve Tic. A.Ş. Yönünden kaza tarihi 12/09/2009 tarihinden, .... Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 30/12/2011 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 12/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ... ve .... Nak. Ve Tic. A.Ş."den müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece kusur konusunda alınan trafik bilirkişisi ve Adli Tıp Kurumu raporlarında; 1. kazada; sol şeritte seyir halinde olan dava dışı otomobil sürücüsü ....’in kusursuz olduğu, davalı sürücü ...’ın solundaki şeritte seyir halinde olan otomobilin varlığına rağmen gerçekleştirdiği manevra ile de kazaya sebebiyet verdiğinden %100 kusurlu olduğu, 2. kazada; ilk kazayı görüp duran davacının yolcu olarak bulunduğu otobüse arkadan çarpıldığı için öndeki araca çarptığından sürücü Tanju Dinçay’ın kusursuz olduğu, sürücü Mazhar Akıllı idaresindeki aracın gece vakti aydınlatma bulunan meskun dışı mahaldeki devlet karayolunda seyir halinde iken dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullandığı için gerekli önlemi almaksızın arkadan çarpması nedeniyle %100 kusurlu olduğu, davacı yolcunun kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
    İTÜ"den alınan 26.05.2013 tarihli raporda ise; 1. kazadan sonra 2. kazanın meydana gelmesine kadar zaman geçmemesi, bu sırada önlem alınmaması, bu sırada davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü ....’ın da öndeki kaza nedeniyle aniden ve arkadaki sürücüleri uyarmadan durması nedeniyle tüm kazalar tek bir kaza olarak değerlendirilmiş ve davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir.
    BK 53.(TBK.74) maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
    HMK 266. madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır.
    Haksız fiilden dolayı sorumlu olabilmek için kusurun bulunması şarttır.
    Dosyada kazanın oluşumu açısından alınan tüm raporların incelenmesinde; olayda dört adet aracın karıştığı zincirleme trafik kazasının olduğu 1. kazanın; davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu kamyonun başka bir araçla karıştığı trafik kazasından kaynaklandığı, 2. kazanın ise; önündeki 1. kazayı gören davacının yolcu olarak bulunduğu otobüsün durması neticesinde arkadan gelen aracın önünde durmakta olan otobüse çarpmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda olayda iki adet kazanın meydana geldiği dikkate alınmalı ve her kazanın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Kaza anında en sol şeritte seyir halinde olan dava dışı otomobil sürücüsü...’in her iki kazanın oluşumunda bir kusuru bulunmadığı alınan raporlarla sabittir. Davalı sürücünün... yönetimindeki araca çarparak ilk kazanın oluşumunda ve 2.kazanın oluşumuna da katkı sağlayarak kusuru bulunmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacının yolcu olarak bulunduğu otobüs sürücüsü ....; her ne kadar 1. kazayı görüp otobüsü durdurmuş ise de yola gereken dikkat ve özeni gösterip seyrini görüş alanını kontrol altında bulundurarak dikkatli bir şekilde sürdürmesi ve önünde aynı istikamete doğru seyir halinde olan araçlarla arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmeyerek 1. kazanın olduğu mahale çok yakın mesafede aracını durdurduğu için kusurlu olduğu, arkasından gelen araç sürücüsü Mazhar Akıllı’nın da aynı şekilde yola gereken dikkat ve özeni gösterip seyrini görüş alanını kontrol altında bulundurarak dikkatli bir şekilde sürdürmesi ve önünde aynı istikamete doğru seyir halinde olan araçlarla arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmeyerek önündeki duran otobüse çarpması olayında kusurlu olduğu kanaati hasıl olmuştur.
    Buna göre mahkemece kusur konusunda rapor aldırılmasına gerek bulunmayıp dosya kapsamında bulunan delillere göre, kaza anında en sol şeritte seyir halinde olan dava dışı otomobil sürücüsü... dışındaki tüm sürücülerin kazanın gelişiminde kusuru bulunduğu kabul edilerek ve davalının kusurunun derecesi somut olaya göre mahkemece belirlenerek hasıl olacak sonuca göre işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    2-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Hükme esas alınan maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu Kocaeli Şube Müdürlüğü’nden adli tıp uzmanı doktor tarafından tek kişi olarak düzenlendiğinden ve kazanın 12.09.2009 tarihinde meydana geldiği gözetildiğinde maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alınması gerekmesine göre; Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu"ndan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacının vücut fonksiyon kayıp oranı ile iyileşme süresinin belirlenmesi için yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... Vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ... Nak. ve Tic. A.Ş"ye verilmesine, aşağıda yazılı 1.400,24 TL kalan onama harcının davalı ... Nak. ve Tic. A.Ş"den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara