17. Hukuk Dairesi 2020/3089 E. , 2021/2157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı aracın davalı ... Başkanlığının çalışma yaptığı yolun çökmesi sonucu hasarlandığını bildirip sigortalıya ödenen 4.338,60 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili davanın husumet yönünden reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece verilen davanın kabulüne dair karar, davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine, Dairemizin 23/11/2015 tarihi ve 2015/7767/2015/12540 E/K sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmek suretiyle, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava KASKO sigorta poliçesi nedeniyle dava dışı poliçe lehdarına ödenen maddi tazminatın davalı İdareden rücuen tahsili talebine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 61. maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” denilerek zarar görenin meydana gelen zararından haksız fiil, sözleşme veya kanun gibi muhtelif sebeplerle sorumlu olanların müteselsilen sorumlu olması kuralı korunmuştur. Müteselsil sorumluluk zarar göreni koruma
amacıyla kabul edilmiş bir müessese olduğundan, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça zarar görene zararının tamamını veya bir kısmını müteselsil sorumlulardan her birinden talep ve müteselsil sorumluları birlikte dava etme hakkı verir.
Eldeki dosyada hükme esas alınan 20.03.2017 tarihli Bilirkişi Heyet raporunda; kazanın, dava dışı sürücünün daha önce alt yapı çalışmasının yapıldığı(su borusunun döşendiği) yerde çökme meydana gelmesi nedeniyle, aracın sağ ön tekerinin bu çökme yerine batması sonucu meydana geldiğinin, kazada sürücünün kusurunun bulunmadığının, dava dışı ... İnş.Tur.ve Tic.AŞ"nin kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
İncelemeye konu karar da her ne kadar, bahsi edilen Bilirkişi Heyet raporuna atfen; Belediye ile ihbar olunan ... İnş.Turizm ve Tic A.Ş. arasında imzalan sözleşmede, "yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyan bakımından, alt yükleniciler işin kendi yaptıkları kısmından, yüklenici ie işin tamamından başlama tarihinden kesin kabul tarihine kadar sorumludur.Bu sorumluluk, işin kesin kabulünün onay tarihinden itibaren 15 yıl süre ile müteselsilen devam eder" yine sözleşmede yüklenicinin alt yüklenici çalıştırmayacağı ve işi bizzat kendisi tarafından yerine getirileceği hüküm altına alındığından, Belediye ile ihbar olunan ... A.Ş. arasında sözleşme tanzim edilmiş olması karşısında “kusursuz sorumluluk” ilkesinin dava konusu olayda söz konusu olmadığı, kusura dayalı, sözleşmesel bir sorumluluk öngörülerek anılan davalıya olayla illiyet bağı kurulabilecek herhangi bir kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de; bu hükmün sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişkiyi düzenlediği, zarar gören ve onun halefi olan şahıslar bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı açıktır.
Ayrıca; yapım işlerine ait ihale dokümanı kapsamındaki; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin", Yapı Denetim Hizmetleri" başlığı altında düzenlenen hükümleri uyarınca; davalı idarenin sözleşme konusu işleri kendi kontrol birimi ile denetim ve gözetim altında tuttuğu, işin her evresinde yüklenici ile birlikte görev üstlendiği anlaşıldığından, ihale makamı ve işin sahibi Kars Belediyesinin, yüklenicisinin yapının fen ve sanat kuralarına uygun şekilde yapılmaması sonucu ortaya çıkan zararlardan dolayısıyla; davaya konu edilen tazminattan sorumlu olduğu, dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 03/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.