Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/270 Esas 2021/792 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/270 Esas 2021/792 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/270
Karar No : 2021/792
Karar Tarihi : 04/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/270 Esas 2021/792 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2020/270 E.  ,  2021/792 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkilinin davalının sevk ve idaresindeki araç içerisinde yolcu olarak bulunduğunu, 08/12/2009 tarihinde Tarsus Pozantı Tem otoyolunda davalının yönetimindeki aracın başka bir araç ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkili davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, meydana gelen kazada araç sürücüsü davalı ..."ın Ankara Adli Tıp Kurumundan alınan raporda %100 kusurlu çıktığını, davalı ...Ş. ile davalı ..."ın maddi zarardan poliçe limitiyle müteselsil sorumlu olduğunu, ayrıca ..."ın manevi zarardan tek başına sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılar Ak Sigorta A.Ş ile ..."dan 1.000,00 TL maddi tazminatın trafik kazası tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, 30.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazası tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Daire’nin 17.04.2019 gün ve 2016/11686 E. - 2019/4932 K. sayılı bozma ilamında özetle; “Mahkemece,
    davacının maluliyetine ilişkin Adli Tıp kurumundan rapor alınması gerektiği, ancak davacının muhtıra çıkartılmasına rağmen, Adli Tıp kurumundan rapor alınması için kuruma başvurmadığı, bu durumun aynı zamanda Medeni Kanun m.2"ye göre hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, manevi tazminatın tayininde de davacının maluliyet oranının tespitinin hakime yol gösterici olacağı gerekçesiyle TMK m.6 gereği maluliyet durumuna ilişkin ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya içerisinde bulunan tedavi evraklarından davacının yaralandığı sabit olup, mevcut delillere göre davacı lehine bir miktar manevi tazminat tayini gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile hüküm bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde, davacının maddi tazminat davasının reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 8.000,00 TL"nin 08.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı ..."dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    6098 sayılı TBK."nın md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı ... lehine takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 04.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara