Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1034 Esas 2021/1306 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1034 Esas 2021/1306 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1034
Karar No : 2021/1306
Karar Tarihi : 15/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1034 Esas 2021/1306 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1034 E.  ,  2021/1306 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, kaza tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmayan aracın, davacının idaresindeki bisiklete çapmasıyla oluşan kazada yaralanan davacının malul kaldığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu, yapılan başvuruya rağmen davalının ödeme yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla çalışma gücü kaybı nedeniyle 1.000,00 TL. maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 01.03.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 18.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, kazadan sonraki 2 yıllık sürede açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, olaya ilişkin ceza zamanaşımı süresinin de geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; dava dilekçesindeki 1.000,00 TL"lik alacak yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına; davacının ıslah yolu ile talep ettiği bölüm zamanaşımına uğramış olduğundan, talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılmış olmasına ve delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; dava dilekçesindeki 1.000,00 TL"lik tazminat talebi nedeniyle, yargılamanın devamı sırasında (20.07.2010"da) davalının
    tazminat ödemesi yaptığı gözetilerek, bu kısım bakımından konusuz kalma nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
    Dairemizin önceki bozma ilamında; davacının 21.09.2004 tarihindeki kaza nedeniyle bacağından yaralanmış olması ve bacaktaki sinir hasarı ile kısalmaya ilişkin tespite ilk olarak 14.12.2015 tarihli maluliyet raporunda yer verilmiş olması nedeniyle, tedavi sürecinin devam ettiği süre ile anılan arazların gelişen durum niteliği taşıyıp taşımadığı konularını irdeleyen rapor alınması; alınan rapora göre de, gelişen duruma ilişkin zararın öğrenilme tarihi dahilinde, ıslah edilen bölüm bakımından zamanaşımının değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama kapsamında alınan ATK 3. İhtisas Kurulu"nun 17.07.2019 tarihli raporu incelendiğinde; davacının bacağında kısalmaya da neden olan sinir arazlarının kazadan kaynaklandığı şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Mahkeme tarafından, bu rapor da benimsenmek suretiyle, davacının bacağındaki arızasının 19.10.2009 tarihli rapor ile saptandığı ve davacının ıslahı kaza tarihinden itibaren geçerli olan 5 yıllık ceza zamanaşımı süresinden sonra (01.03.2011"de) yaptığı gerekçesiyle, ıslah edilen bölüm için davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; hem benimsenen ATK raporunun önceki bozma ilamında vurgulanan hususları karşılamaması, hem de ıslaha ilişkin zamanaşımı süresinin değerlendirme şeklinin hatalı olması, eksik inceleme niteliğindedir.
    Haksız fiil niteliği taşıyan trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara ilişkin tazminat talebi bakımından, KTK"nun 109/1. maddesi gereği, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu bağlamda, kazayla birlikte ortaya çıkan zararın tedavi süreci içinde artması halinde (gelişen durum bulunduğu takdirde), bu yeni zarar bakımından da KTK"nun 109/1. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olacağı gözden kaçırılmamalıdır. Tedavi sürecindeki gelişen durumdan kaynaklanan zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren geçerli zamanaşımı süresinin, olay tarihinden itibaren geçerli ceza zamanaşımı süresine tabi olduğunun kabulü, KTK"nun 109/1. maddesindeki düzenlemeye (zararın
    öğrenilmesinden sonraki 2 yıllık sürenin geçerli olmasına ilişkin ana ilkeye) aykırı olacaktır.
    Davaya konu somut olayda; dosya içinde bulunan tıbbi belgelerde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan sol bacakta 3 cm"lik kısalmanın ilk olarak tespit edildiği tarihin 19.10.2009 tarihli maluliyet raporu olduğu; bu tarihten önceki tedavi belgeleri ile maluliyet raporlarında bacakta kısalığa ilişkin bir tespit de bulunmadığından, bu halin gelişen durum olarak kabulünün gerektiği; gelişen durumun ortaya çıktığı 19.10.2009 tarihinden sonraki 2 yılın sonu olan 19.10.2011 tarihine kadar davacının tazminat talebini ıslah ile artırma hakkına sahip olduğu ve ıslahın bu tarihten de önce (01.03.2011"de) yapıldığı dikkate alınarak, ıslah edilen alacak kısmı için zamanaşımının bulunmadığına karar verilmesi gerekirken, ıslahın 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara