Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/908 Esas 2020/6863 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/908 Esas 2020/6863 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/908
Karar No : 2020/6863
Karar Tarihi : 11/11/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/908 Esas 2020/6863 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/908 E.  ,  2020/6863 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili; davacıya ait ve davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarptığı şahsın tedavisi için hastaneye 5.914,94 TL ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla hastane masrafı olarak ödenen bedelden kusur oranına göre 500,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslahla talebini 4.436,20 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı sigorta şirketi vekili, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre ve ıslah doğrultusunda, davanın kabulü ile 4.436,20 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükmün, davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27/11/2012 gün ve 2012/14942 Esas 2012/13190 karar sayılı ilamı ile "dava konusu tedavi giderleri yönünden davalı sigorta şirketi tarafından SGK"ya aktarım yapılıp yapılmadığının araştırılması ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı yasanın 98. maddesi hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
    Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumu davaya dahil edilmeksizin davanın kabulü ile 4.436,20 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine
    Dairemizin 29/09/2015 gün ve 2015/7311 Esas 2015/9868 karar sayılı ilamı ile "Adli Tıp Uzmanı bilirkişiden alınan 13.04.2010 tarihli raporda davacının tedavi giderinin sağlık kuruluşunda yapılan tedavi faturası olduğu, bu rapor uyarınca davacı tarafından talep edilen tedavi giderinin Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olan tedavi giderlerinden olduğu anlaşıldığından, mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
    Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumu davaya dahil edilerek davanın kabulü ile 4.436,20 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, dahili davalı vekili tarafından temyiz
    edilmiştir.
    1-Dava, sigortalının, zarar gören 3. kişiye ödediği tedavi giderlerine ilişkin tazminatın kendi zorunlu mali sorumluluk sigortacısından ve dahili davalı SGK"dan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
    Somut olayda; dava, öncelikle Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi"ne karşı açılmış, yargılama sırasında talep edilen tedavi giderlerinden SGK"nun sorumlu olduğundan bahisle SGK"nun davaya dahil edilmesi gerektiğinden karar bozulmuş ve SGK dahili davalı sıfatı ile yargılamaya dahil edilmişse de, davanın kabulüne ilişkin hüküm kısmının 1.bendinde "4.436,20 TL"nin davalılardan tahsiline" şeklinde hüküm kurulmuş, diğer bentlerde de davalılar ibaresi kullanılmıştır.
    Mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, çelişki içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, kendi içinde çelişkili şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir
    2-Bozma sebep ve şekline göre dahili davalı SGK vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı SGK vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 11.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara