17. Hukuk Dairesi 2016/2513 E. , 2016/6156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın tam kusurlu olarak davacı aracına çarpmasıyla oluşan kazada aracın hasar gördüğünü, davacının aracını kazadan 3 gün önce 120.000,00 TL. ödeyerek satın aldığını ve kaza nedeniyle aracın değer kaybına uğradığını, .... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2013/58 D.İş sayılı dosyasında alınan raporla araçtaki değer kaybının 7.000,00 TL. olarak saptandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.000,00 TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, diğer davalı sürücünün belediyeye bağlı şirkette sözleşmeli işçi olduğunu ve davanın bu şirkete açılması gerektiğini, talebin fahiş olduğunu, davacının park ettiği yerin park için ayrılmış olup olmadığının tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmaları da takip etmemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı aracı üzerinde rehin hakkı sahibi olan bankanın davaya muvafakatinin dava şartı olduğu, davacının mahkemece verilen kesin sürede muvafakat alarak dava şartını yerine getiremediği gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluştuğu iddia olunan araç değer kaybına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK"nın 1269. maddesi (6102 sayılı TTK"nın 1453. maddesi) uyarınca malı rehin alan kimse, o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1270. maddesi (6102 sayılı TTK"nun 1406. maddesi) uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun
lehine sigorta ettirmesi mümkündür.Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi ve 6102 sayılı TTK"nın 1456/1-2 maddesi uyarınca da sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi ya da rehin hakkı sahibinin malın sahibine sigorta tazminatının ödenmesine açık muvafakatının alınması gereklidir. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan, sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelenmişse, tazminat istemek hakkına sahip olur.
İfade edilen yasal düzenlemelerde de görüldüğü üzere; rehinli bir mal ile ilgili olarak rehin hakkı sahibinin, rehin konusu malın uğradığı zararın giderilmesini talep etme hakkına öncelikli olarak sahip olması ya da mal sahibinin talepte bulunmasının, rehin hakkı sahibinin muvafakati şartına bağlı olması hali, sigorta tazminatına ilişkin istemler yönünden sözkonusu olabilecektir. M.K. 879.madde hükmünde de aynı konu düzenlenmiştir.
Somut olayda ise; davacı tarafa üzerinde rehin bulunan araçta oluşan değer kaybını, zarara sebep olduğunu ileri sürdüğü karşı aracın maliki ve sürücüsünden talep etmektedir. 28.7.2013"de meydana gelen kazada davacı aracı trafiğe yeni çıkmış "520 km" yol yapmıştır. Dosya arasındaki D.İş dosyasında bilirkişi belirlemesine göre hasarın 750 TL olduğu aracın kapısının boya görmesi nedeniyle araçta 7.000 TL değer kaybı bulunduğunu bildirmiştir. Yine dosya arasında bulunan davalı aracının ZMMS"nın yazısından araçtaki hasar bedeli olan 1.173 TL"nin zarar gören aracın sigortasına ödendiği bildirilmektedir. 25.7.2013"de davacı adına tescil edilen aracın hasarlandığı kazanın 28.7.2013 tarihinde meydana gelmesi karşısında bir an için rehin hakkı sahibinin muvafakatinin aranması gerekli hal kabul edildiğinde dahi rehin hakkı sahibi bankaya ne miktarda kredi borcu olduğu, kredi ödemelerinin başlayıp başlamadığı, başlamışsa ödemelerin aksatılıp aksatılmadığı mahkemece resen araştırılmadan, davacı adına tescil kaydı bulunan araç ile ilgili olarak rehin hakkı sahibinden davaya muvafakat verildiğine dair yazı sunması için oluşturulan ara kararı ve verilen kesin süre yerinde olmamıştır. İşin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.