17. Hukuk Dairesi 2019/832 E. , 2021/2464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02.03.2021 Salı günü davacı vekili Av. Cansu Akman Tanyolaç ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalılardan ..."in, ... Bilişim Teknolojileri San. ve Tic. AŞ ile davacı banka arasında 30.07.2012 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla bankaya borçlandığını, borçlu firmanın sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine borçlu aleyhine İstanbul 21. İcra Müdürlüğü’nün 2015/36923 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlu ve kefillerin takibe kısmen itirazı üzerine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/34 E sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, icra dosyasından borcu karşılayacak tutarda borçluların adına kayıtlı malvarlığına rastlanılmadığını, borçlunun mal kaçırmak için başkalarına gayrimenkulleri devrettiğini, ... ili, ... ilçesi, 674 ada, 9 parselde kayıtlı taşınmazı 12/11/2015 tarihinde diğer davalıya emlak vergi değerinin üzerinde bedel göstererek satıldığını, gerçekte ödenen bir satım bedeli bulunmadığını,
satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptalini ve icra dosyasında cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davalının diğer davalı ...’ı tanımadığını, taşınmazı emlakçı vasıtası ile 1.300.000,00 TL"ye satın aldığını, tapu işlemi bittikten sonra davalı ... ve eşinden Beyoğlu 8. Noterliği"nden 11/11/2015 tarihli 20973 yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde 30/11/2015 tarihli tahliye taahhütnamesi aldığını, müvekkilinin diğer davalı ile danışıklı bir işlem yapacak olsaydı tahliye taahhütnamesini alma gereği duymayacağını ileri sürerek davacının beyanları dışında hiç bir maddi ve hukuki bir delile dayanmayan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... Inselberg vekili; davalının diğer davalı ...’yi tanımadığını, taşınmazı emlakçı vasıtası ile gerçek değer üzerinden 1.300.000,00 TL"ye sattığını, taşınmazın alım satımı üzerinde anlaşıldıktan sonra, müvekkilinin emlakçıya banka aracılığı ile 19.500,00 TL komisyon ödediğini, tapu işlemi bittikten sonra Beyoğlu 8. Noterliği"nden 11/11/2015 tarihli 20973 yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde tahliye taahhütnamesini düzenlediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli fark bulunmadığı, İİK. 278, 279 ve 280. madde bağlamında davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli fark bulunmadığı, taraflar arasında iş ortaklığı, akrabalık veya yakın arkadaşlık olduğu yada organik bağ bulunduğunun ispatlanamadığı, sosyal medya hesaplarının organik bağ bulunduğunun ispatlamak için yeterli olmadığı, 3.kişinin dava konusu taşınmazı alma gücünün bulunduğundan bahisle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık
bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli fark bulunmamasına, davalı 3. kişinin davalı borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispat edilememesine göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 23,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 09/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.