Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6597 Esas 2021/1429 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6597 Esas 2021/1429 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/6597
Karar No : 2021/1429
Karar Tarihi : 16/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6597 Esas 2021/1429 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/6597 E.  ,  2021/1429 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındakİ tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Asıl davada davacı ...; murisin 26/06/2007 tarihinde konut kredisi kullanıp 22/04/2012 tarihine vefat ettiği, kredi nedeniyle hayat sigortası yapılıp poliçe primlerinin tahsil edildiğini davalı bankanın murisin ölmeden önce hayat sigortasını ferdi kaza sigortasına dönüştürdüğünü belirttiğini ancak böyle bişey olmadığından mağduriyetinin giderilmesini talep etmiş, 03.11.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle vekili ile; murisin ölüm tarihi olan 22.04.2011 tarihi itibariyle vadesi gelmemiş olan 94 taksidin toplamı 45.681,18 TL yönünden davacıların borçlu olmadığının tespitine, davacı ... tarafından 22.04.2011 tarihinden sonra yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Birleşen dava ile; murisin diğer mirasçıları için de asıl davaki taleple aynı talepte bulunulmuştur.
    Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; borçlu murisin hayat sigortasını ferdi kaza sigortasına dönüştürülmesi hususunun mümkün olmadığı, davalı bankanın böyle bir talimat olduğu hususunu ispatlayamadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, davacıların miras bırakanları Yusuf Altunbaş nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, 25.10.2016 tarihli tavzih kararıyla hükmü değiştirerek davanın kabülüne, davacıların miras bırakanları ...."ın .... Tüketici Mahkemesinin 2015/1624 E. ve 2016/90 K. sayılı dosyası ile birleştirilen dava ve yine mahkememize ait ana dosya olarak kabul edilen iş bu dava dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dava, konu kredisi nedeniyle düzenlenen hayat sigortası nedeniyle davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı banka nezdinde konut kredisi kullanan murisin vefatı nedeniyle mirasçısı ... tarafından asıl dava açılmış , birleştirilen.... Tüketici Mahkemesinin 2015/1624 E. ve 2016/90 K. sayılı dosyası ile de murisin diğer mirasçılarının aynı taleple dava açtığı görülmüştür. Mahkemece, hükümde asıl dava yönünden karar verilmiş 25.10.2016 tarihli tavzih kararıyla asıl davanın ile birlikte birleşen dava yönünden de karar verilmiştir.
    1-Hükmün tavzihine ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305. maddesinde “ Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlenmiştir.
    22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunla 6100 sayılı HMK ‘ya eklenen hükmün tamamlanması başlıklı 305/A maddesinde ise “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.
    Mahkemece, karar tarihinde yürürülükte olmayan HMK 305/A maddesi kapsamında hükmün tamamlanması yoluyla hükmün tavzihine karar verilmiş ise de HMK 305/A maddesi karar tarihinde yürülükte olmayıp mahkemece, tavzih yoluyla taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar genişletilmiş ve değiştirilmiştir. Bu nedenle mahkemece, usul ve esasa uygun olarak asıl dava yönünden ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kabule göre ; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 maddesinde; ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usuli işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” şeklinde düzenleme mevcut iken kısmen ıslah 181. maddede kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği kabul edilmiştir.
    Asıl davada davacı ... Altınbaş’ın asil olarak sunduğu dava dilekçesinde davalı banka tarafından muris için düzenlenen hayat sigortasının ferdi kaza sigortasına dönüştürüldüğünü belirterek oluşan mağduriyetinin giderilmesi talep edilmiş, sonra vekili aracılığı ile sunduğu 03.11.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle murisin ölüm tarihi olan 22.04.2011 tarihi itibariyle vadesi gelmemiş olan 94 taksidin toplamı 45.681,18 TL yönünden davacıların borçlu olmadığının tespitine, davacı ... tarafından 22.04.2011 tarihinden sonra yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre avans faizi ile davalıdan tahsili talep edilmiştir. Asıl davada davacı ... Altınbaş’ın asil olarak sunduğu dava dilekçesinden sonra vekili aracılığı ile sunduğu ıslah dilekçesinin mahkemece, ne şekilde nitelendirildiği belli olmayıp, dilekçenin ıslah mı yoksa açıklama mı olduğunun üzerinde durulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, asıl davacı ... vekilinin sunduğu ıslah dilekçesinin nitelendirilmesi yapılarak ,tam ıslah dilekçesi olduğu kabul edilir ise şartlarının oluşup oluşmadığı da değerlendirilerek talep yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle katılma yoluyla temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan
    nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine, 16/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara