Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4105 Esas 2020/2410 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4105 Esas 2020/2410 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/4105
Karar No : 2020/2410
Karar Tarihi : 02/03/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4105 Esas 2020/2410 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/4105 E.  ,  2020/2410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; 03.09.2013 tarihinde, davalıya ait daireden sızan suların davacı şirkete kuyumcum paket sigortası ile sigortalı ... .Ltd.Şti"ye ait işyerinde hasara neden olduğunu, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya 8.085,00 TL ödendiğini, davacı şirketin işlemiş faizi ile birlikte sigortalıya ödenen 8.443,84 TL"nin rücuen tahsili için Trabzon 4.İcra Müdürlüğünün 2014/10411 sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibine davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına esas alacağın %20"sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davalının Trabzon 4.İcra Müdürlüğünün 2014/10411 sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 3.398,72 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava; işyeri sigorta sözleşmesi nedeniyle rücuen alacak istemine ilişkindir.
    Davacı dava dilekçesinde; davalının maliki olduğu konuttan sızan suların davacı şirkete sigortalı iş yerinin hasarlanmasına sebebiyet verdiğini ve hasar bedelini sigortalısına ödediğini ileri sürerek zarar sorumlusundan rücuan alacak isteminde bulunmuştur.
    Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
    634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
    Somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısının işyerinin bulunduğu ana taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu; davacı ... şirketince sigortalanan işyerinde meydana gelen hasar nedeniyle diğer bir kat maliki olan davalıya husumet yöneltildiği görülmektedir. Bu durumda, ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu açıktır.
    Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, asıl ve karşı dava yönünden HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 02/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara