Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3171 Esas 2020/1162 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3171 Esas 2020/1162 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/3171
Karar No : 2020/1162
Karar Tarihi : 24/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3171 Esas 2020/1162 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/3171 E.  ,  2020/1162 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün davacılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; 28/03/2014 tarihinde müvekkili davacıların desteği müteveffa ...’ın yaya kaldırımında yürümekte iken, davalılardan ...’ün sevk ve idaresindeki diğer davalıya trafik sigortalı aracın çarpması sonucu oluşan trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, davalı ... şirketince yapılan başvuru üzerine 13/06/2014 talihinde 120.740,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkillerinin müteveffanın desteklerinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek davalı ...’ten her bir davacı için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/03/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile, her bir davacı için şimdilik 100,00 TL olmak üzere toplam 300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı ...’ten kaza tarihi olan 28/03/2014 tarihinden, sigorta şirketinden sigorta poliçesindeki sorumluluk miktarı ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 24/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların davasının kısmen kabulü ile davacı ..."ın maddi tazminat talebinin reddine, davacılar ... ve ..."ın maddi tazminat talebinin kabulü ile, ... yönünden 17.920,30TL, ... yönünden 34.532,59TL olmak üzere toplam 52.452,89TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ... yönünden 25/04/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara ödenmesine, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, davacı ... yönünden 10.000,00TL, davacı ... yönünden 10.000,00TL, davacı ... yönünden 10.000,00TL olmak üzere toplam 30.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ten tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Dairemiz"in yerleşik uygulamalarına uygun biçimde yapılan hesaplamaları içeren hesap raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde “ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararlarını da tazmin etmek lazım gelir” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda hükmedilmesi gereken maddi tazminat, davacıların daha önce aldıkları ancak murisin ölümü sonucu artık alamayacakları destek miktarıdır. Sağ kalan eşin kazadan sonra yeniden evlenmesi ile destek zararı son bulur.
    Somut olayda sağ kalan davacı eş ..."nın kazadan sonra 24.07.2014 tarihinde yeniden evlendiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup yeniden evlenen eş ..."nın evlenme tarihine kadar destek tazminatı isteyebileceği dikkate alınarak bilirkişinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3- BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatların bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazının reddine,(2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 24.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara