Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2508 Esas 2020/757 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2508 Esas 2020/757 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/2508
Karar No : 2020/757
Karar Tarihi : 05/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2508 Esas 2020/757 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2508 E.  ,  2020/757 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    2-... Orman Ürünleri Ambalajlama Nak. Oto. Zirai Ürünler İnş. Tur. Hayv. ... Harf. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.
    3-... Sigorta A.Ş.
    Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, 21/08/2013 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve ... poliçesi ile sigortacısı oldukları araç ile davacıların oğulları ..."nın sevk ve idaresinde bulunan motorsikletin karıştığı kaza neticesinde ..."nın 05/09/2013 tarihinde hayatını kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00"er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan ve 50.000,00"er TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekili; 05.11.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini davacı ... yönünden 38.116,00 TL ve davacı ... yönünden 18.922,00 TL olmak üzere toplamda 57.038,00 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... vekili; kusuru kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... Orman Ürünleri Ambalajlama Nak. Oto. Zirai Ürünler İnş. Tur. Hayv. ... Harf. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili; kazaya davacıların oğulları ..."nın sebebiyet verdiğini ve talep edilen miktarların fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili; davalının sigortalı araç sürücüsünün kusurlu bulunması durumunda kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu ve dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacı ..."nın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 27.473,00 TL maddi tazminatın ve davacı ... "nın maddi tazminat talebinin kabulü ile 18.922,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 21.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (sigorta şirketi açısından poliçedeki sorumluluk miktarı ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrrüre sebep olmayacak şekilde) adı geçen davacılara verilmesine, davacı ... için fazlaya ilişkin talebin reddine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile her biri için ayrı ayrı 20.000,00"er TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 21.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Destek ... kaza tarihinde 32 yaşındadır ve bekar vefat etmiştir. Hükme esas alınan 26.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda her iki davacının birlikte destek aldıkları dönemde her bir davacının destek oranı %8, toplam destek oranı ise %16 olarak, davacıların sadece bir tanesinin destek aldığı dönemde ise destek oranı %12,50 olarak kabul kabul edilerek destek paylarının dağıtımı yapılmışsa da pay dağıtımı Dairemiz uygulamalarına göre hatalıdır. Şöyle ki; evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmeli, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14"er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir. Bu haliyle; yukarıdaki açıklamalara göre, bilirkişi raporunda desteğin davacılar lehine ayrılan paylarını, Dairemiz uygulamalarına göre eksik olarak hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3-TBK 56. Maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 05/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara