Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2389 Esas 2020/904 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2389 Esas 2020/904 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/2389
Karar No : 2020/904
Karar Tarihi : 10/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2389 Esas 2020/904 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2389 E.  ,  2020/904 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; müvekkillerin murisi ..."nün 26.12.2013 tarihinde ... Bankası ... Şubesinden Tarımsal Kredi almak için başvuru yaptığını ve müvekkiline 21510158 numaralı poliçe kapsamında Hayat sigortası yapıldığını, müvekkillerinin murisinin, 21.05.2014 tarihinde Kalp krizi sonucu vefat ettiğini, davalı şirketin 19.08.2014 tarihli yazı ile, müvekkillere hayat sigortası kapsamında “müvekkillerin murisinin, hastalığını gizlediği bunu kredi alımı esnasında bankaya bildirmediği” gerekçesi ile herhangi bir ödemede bulunmayacaklarını bildirdiklerini, müvekkilinin 26.12.2014 tarihinde dava dışı ... Bankası ... Şubesinde kredi kullandığında ve hayat sigortası yapıldığında, ilik nakli olmuş ve iyileştiğini belirterek 30.000,00 TL vefat teminat bedelinin tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
    Davalı vekili; TTK 1435. madde hükmüne göre sözleşmenin yapılması veya daha ağır şartlarla yapılmasını gerektiren hususları bildirme yükümlülüğünün sigortalıya ait olduğunu, AML lösemi hastalığının tanısı sigorta sözleşmesinin akdedilmesinden önce konulduğunu ancak sigortalının bu durumu beyan etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulü ile 30.000,00 TL"nin 19/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 26/12/2013-26/12/2014 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 21/05/2014 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
    Davalı tarafından poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü, "sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle düzenlenmiş ve bu yükümlülüğün kapsamı belirlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı Kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir
    Mahkemece; kredili hayat sigortası poliçesinden ve tanık beyanlarından sigorta poliçesi- kredi sözleşmesini düzenleyen ... ... Bankası çalışanlarının murisin hastalığından haberi olduğu, sağlık formunda sorulan soruların cevaplarının matbu bir şekilde hazırlanarak murise imzalatıldığı,murisin hastalığının gizlendiği savunmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Dosya kapsamından, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş poliçede murise kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet, kanser, böbrek hastalıkları olup olmadığının açıkça sorulduğu, sigortalı murisin bu soruya cevabının poliçede "HAYIR" olarak yazıldığı ve AML Lösemi hastalığını bildirmediği ve davacılar murisinin bu formda imzasının yer aldığı anlaşılmaktadır.
    Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK"nun 1435. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için, sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
    Somut olayda; davacılar davalı sigorta şirketine başvurmuş ve davalı sigorta şirketince sigortalıda sözleşmenin kurulmasından önce, AML Lösemi hastalığının bulunduğu ancak sigorta sözleşmesi akdedilirken bu hastalıkların sigortalı tarafından beyan edilmediği gerekçesiyle TTK 1435. madde gereğince tazminat talebinin teminat harici olduğundan bahisle taleplerini reddettiğini beyan etmektedir. Dosya kapsamında bu konuda alınmış herhangi bir bilirkişi raporu bulunmadığı görülmektedir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
    Bu durumda mahkemece; davacılar murisine ait eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; davacılar murisinde poliçe tanziminden önce mevcut olduğu iddia olunan hastalıklar konusunda uzman doktor bilirkişinin de yer aldığı heyetten rapor alınarak sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunduğu ve sigortacıya bildirilmediği iddia olunan hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı konusunda, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara