Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2096 Esas 2020/372 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2096 Esas 2020/372 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/2096
Karar No : 2020/372
Karar Tarihi : 03/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2096 Esas 2020/372 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/2096 E.  ,  2020/372 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. vekili ile birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili, davalılardan ..."ın sevk ve idaresindeki aracın dava dışı ..."ın sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması sonucunda, motosiklette yolcu olan müvekkillerinin oğlu ..."nın vefat ettiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını ve manevi açıdan etkilendiklerini belirterek davacıların her biri için 100.000,00"er TL maddi ve 100.000,00"er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı ... kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. vekili, müvekkilinin tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya konu aracın 48 ay süre ile ... ve San Tic A.Ş."ye kiralandığını, bu nedenle işleten sıfatının bulunmadığını belirterek husumet yokluğundan davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, sigortalının %25 kusur oranına göre yapılan hesap sonucu 19.12.2011 tarihinde davacı ..."a 4.169,50 TL, ..."e 3.728,93 TL ödendiğini ve müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, kaza mahallinde keşif yapılarak tanıkların dinlenmesini, ceza dosyasının sonucunun beklenmesini ve neticede davanın reddini savunmuştur.
    ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 11/07/2013 tarih 2012/639 Esas 2013/363 Karar sayılı ilamı ile davacılar ... ve ... vekilinin aynı konuda davalı ... San. ve Tic. A.Ş. Şirketi aleyhine açtığı tazminat davasında, hukuku ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirme kararı verilmiştir.
    Birleşen dava davalısı ... Kozmetik vekili, kazanın motosiklet sürücüsünün kusurundan kaynaklandığını, özen yükümlülüğünü yerine getiren müvekkilinin kazada kusuru olmadığını, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların asıl davası ile birleşen davasının kısmen kabulü ile davacı ... için 7.189,86 TL ile davacı ... için 6.718,26 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı ... Şirketi bakımından ödeme tarihi olan 19/12/2011 tarihinden itibaren, diğer davalılar ... ve ... Oto Ser.Tic A.Ş. ve ... San. ve Tic. A.Ş. bakımından kaza tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacı ... için 20.000,00 TL ile davacı ... için 20.000,00 TL manevi tazminatın ... Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, dair karar verilmiş, hüküm, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. Vekili ile birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin ve birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı ... A.Ş. vekilinin, davalı ... vekilinin ve birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece hükme esas alınan ... Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 08(08(2014 tarihli raporunda, davalı sürücü ... %25, müteveffanın yolcu olarak bulunduğu motosikletin sürücüsü ... %60, müteveffa ise koruyucu tertibat olan kask takmadığı gerekçesiyle %15 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş; tazminat hesaplamasına ilişkin 17/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen tazminattan öncelikle davalı ... Sigorta A.Ş. tarafından davacılara yapılan ödemeler güncellenip mahsup edildikten sonra davalı sürücünün %25 kusuruna göre tazminat hesaplanmış, tarafların itirazı üzerine alınan 29.05.2015 tarihli ek raporda ise öncelikle hesaplanan tazminattan davalının %25 kusuruna göre sorumlu olduğu miktar belirlendikten sonra davalı ... şirketi tarafından yapılan ödemeler mahsup edilerek tazminat hesaplanmıştır.
    Destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat davalarında davalı, desteğin ölümü nedeni ile ortaya çıkan gerçek zarardan sorumludur. Gerçek zarar belirlenirken aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınacak raporda öncelikle ölenin kusurunun indirilmesi, ardından eğer davacı tarafından davadan önce alınmış bir ödeme var ise yapılan bu ödemenin ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak, ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi, bütün bu hesaplamadan sonra eğer somut olayda hatır taşıması ve/veya müterafik kusurun varlığı söz konusu ise hesaplanan tazminatlardan en son müterafik kusur ve/veya hatır taşıması indiriminin yapılması gerekir. Şu halde, tazminatın saptanması için öncelikle gerçek zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek, sonra da tazminattan indirim nedenleri uygulanacaktır.
    Somut olayda, davacıların desteğinin araçta yolcu iken gerçekleşen kazada öldüğü, davacılara davadan önce davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 17/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda davalı ... şirketi tarafından davacılara yapılan ödeme mahsup edilmiş, daha sonra kusur indirimi yapılmış ise de, gerçek zarara ilişkin yapılacak hesaplamadan öncelikle davalının %25 kusuruna göre sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi, daha sonra ödemenin tenzil edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    3-Davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
    Somut olayda, davalı ... Otomotiv Servis ve Tic A.Ş. vekili, müvekkilinin uzun süreli araç kiralama işi yaptığını, hukuken işleten olmadığını ve husumet yöneltilemeyeceğini, ... plaka sayılı aracın 12/11/2009 tarihli sözleşmeye göre 48 ay kiralandığını, kaza tarihi olan 27/10/2011 tarihinde ... San. ve Tic. A.Ş. tarafından işletilmekte olduğunu, kira sözleşmesini dosyaya sunduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın malik olan ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. ile işleten olduğu mahkemece kabul edilen ... San. ve Tic A.Ş. aleyhine yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu durumda mahkemece taraflar arasında uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı easplan Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş."nin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    4-Davalı ... A.Ş. Vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece hükme esas alınan ... Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 08/08/2014 tarihli kusur raporunda, desteğin, motosiklette kask takmaksızın yolcu olarak bulunduğu sırada kazanın gerçekleştiği belirtilerek yolcu olan desteğin %15 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.
    6098 sayılı Borçlar Yasasının, "Tazminatın belirlenmesi" üst başlıklı 51/1 maddesi ile( 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
    Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
    Davacıların desteği, meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Desteğin motosiklette nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde koruyucu önlemler almaksızın yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Yolculuk yapmaya uygun olmayan araçta bulunmak, yolculuk için gerekli koruyucu önlemleri almamak veya kurallara aykırı yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir. Oysa mahkemece alınan bilirkişi raporunda destek kask yolculuk yapmasına göre %15 oranında kusurlu görülmüştür. Müterafik kusura ilişkin hususun kusur raporunda irdelenmesi hatalıdır.
    Bu durumda yapılması gereken mahkemece; öncelikle desteğin trafik akışına ilişkin olarak kusursuz olduğu kabul edilerek daha sonra desteğin kask takmaksızın yolculuk yapıp yapmadığı konusunda ceza dosyası, otopsi raporu, varsa tanık beyanları dikkate alınıp hakim tarafından değerlendirilerek, kask takmadığının tespit edilmesi halinde Dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranında müterafik kusuru indirimi yapılmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Davalı ... A.Ş. vekilinin, davalı ... vekilinin ve birleşen dava davalısı ... San. ve Tic. A.Ş. vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş. vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş. vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... A.Ş., ... Otomotiv Servis ve Tic. A.Ş., ..."a geri verilmesine 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara