Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1577 Esas 2020/937 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1577 Esas 2020/937 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/1577
Karar No : 2020/937
Karar Tarihi : 10/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1577 Esas 2020/937 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/1577 E.  ,  2020/937 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, 13.05.2013 tarihinde, müvekkillerinin eşi/babası ..."ün, yolcu olarak bulunduğu davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortalı aracın tek taraflı kazasında vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 1.000,00"er TL destekten toksun kalma tazminatının haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 13.07.2015 tarihinde taleplerini davacı eş için 51.000,00 TL"ye, çocuk ... için 5.100,00 TL"ye ve çocuk ... için 3.920,94 TL"ye artırmıştır.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulü ile davacı eş ... için 51.000,00 TL, çocuk ... için 5.100,00 TL ve çocuk ... için 3.920,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 96/1. maddesinde "zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur" düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise "başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır" düzenlemesine yer verilmiştir.
    KTK"nun 96. maddesi hükmüne göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
    Dosya kapsamından destek ..."ın anne va babasının hayatta olup olmadığı anlaşılamamış olup, hükme esas alınan aktüer raporunda ise, desteğin bakiye ömrünün sonuna kadar sadece davacı eşine ve çocuklarına pay ayıracağı varsayılarak hesaplama yapıldığı, davacılar dışında hak sahibi olabilecek anne ve baba yönünden de pay ayrılması gerektiğinin dikkate alınmadığı görülmüştür.
    Bu durumda mahkemece, murisin yeni tarihli nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınarak anne ve babasının yaşıyor olması halinde aynı bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre anne ve babaya da destek payı ayrılması durumunda yukarıda anlatılan ilkelere göre davalının olayda zarar görenlere karşı sorumlu olduğu teminat limitinin garame hesabı ile zarar görenlere paylaştırılması, ondan sonra davalının davacılara garameten ödemekle yükümlü olduğu tutarın hüküm altına alınması (davalı lehine kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla) gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
    2-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında desteğin de kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK"nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Desteğin kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
    Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
    Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
    Somut olayda, dava dışı sürücü ceza dosyasındaki savunmasında, evde alkol aldığını, daha sonra destek ..."ı aracına aldığını gezerken kazanın meydana geldiğini belirtmiştir. Davalı vekili, destek ve sürücünün arkadaş olduklarını, olay gecesi alkollü eğlenceden döndüklerini iddia ederek müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini savunmuştur. Mahkemece müterafik kusur ve hatır taşıması konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacıların desteği yolcu konumundadır. Bu durumda mahkemece ceza dosyasının tamamının celbi suretiyle davalı vekilinin müterafik kusur ve hatır taşıması savunması üzerinde durularak, müterafik kusurun var olup olmadığı, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak, tazminattan ayrı ayrı %20 oranında müterafik kusur indirimi, %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmaması gerektiği hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    3-Kabule göre, davacı tarafça, bakiye destekten yoksun tazminatının ödenmesi için davalıya yapılan 23.12.3013 tarihli başvurunun tebliğine dair tebligat parçasının sunulmasının sağlanması ve KTK 99.madde hükmüne göre temerrüt tarihinin hesaplanarak bu tarihten faize hükmedilmesi; sunulamaması durumunda ise başvurunun reddedildiği 21.02.2014 tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kaza tarihinden faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 10/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara