Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4938 Esas 2020/952 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4938 Esas 2020/952 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/4938
Karar No : 2020/952
Karar Tarihi : 10/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4938 Esas 2020/952 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/4938 E.  ,  2020/952 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :... Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili; davalı ... nezdinde ... poliçesi ile sigortalı bulunan, dava dışı ...’nin sevk ve idaresindeki aracın 10/06/2010 tarihinde tek taraflı olarak yaptığı trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan ... ve ...’nin vefat ettiğini, müvekkillerinin olay nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ..."nin ölümünden dolayı eşi davacı ... için 250,00 TL, kızı davacı ... ... için 250,00 TL, oğlu ... için 4.000,00 TL ve annesi davacı ... için 250,00 TL; ..."nin ölümünden dolayı, babası ... için 250,00 TL olmak üzere, toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekili 03/10/2017 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava değerini, davacılar ... yönünden bilirkişi raporuna göre 26.839,41 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    ... Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 29.11.2017 ... ve 2015/190 E.-2017/161 K. sayılı ilamında toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, ...’nin işleten sıfatına haiz olduğu anlaşıldığından, ... yönünden Kanun ve Yargıtay içtihatları gereği yasal şartları oluşmadığından ... ve ... yönünden davanın reddine, davacı ... için annesinin kaybı sebebiyle 13.739,39 TL tazminatın 4.000,00 TL"sinin 04/10/2013, bakiye 9.739,34 TL"sinin ise 03/10/2017 ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacı ... için kızının vefatı sebebiyle 17.350,07 TL tazminatın 250,00 TL"sinin 04/10/2013, bakiye 17.100,07 TL"sinin ise 03/10/2017 ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davadan evvel sigortaya başvuru yapıldığı, sigorta şirketinin 04/10/2013 tarihi itibariyle mütemerrit olduğu gerekçesiyle davacıların faizin başlangıcına yönelik istinaflarının kabulüne, sair istinaflarının reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve hükmün HMK"nın 353/1-b,2 madde ve fıkrası uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden tesisine, davacılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davacılar ... ve ... yönünden davanın kabulüne, davacı ... için 13.739,39 TL tazminatın 04/10/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine, davacı ... için 17.350,07 TL tazminatın 04/10/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Davacı taraf, ölenin eşiyle birlikte dört çocuğu için de destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş; mahkeme tarafından, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı çocuk ... için, yaşı nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine; davacı ... için maddi tazminat talebinin kabulüne hükmedilmiştir.
    Desteğin, küçük çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar.
    Mahkemece hükme esas alınan 19/09/2017 tarihli hesap bilirkişisi raporunda desteğin, davacı çocuklardan ... ... Alemdaroğlu Anadolu Lisesi 11. Sınıf öğrencisi olduğu tespit edilen ve kaza tarihi itibariyle 11 yaşında olan davacı çocuk ... için 20 yaşı itibariyle destek ihtiyacının son bulacağı kabul edilerek bu yaşa kadar tazminat hesabı yapılmıştır. Dairemizin yerleşik ve kabul gören uygulamasına göre, yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan halde, kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı olarak hesaplama yapılmaması gerektiği de açıktır.
    Bu durumda mahkemece; davacı ...’ın yükseköğrenim görmesinin kuvvetle muhtemel olduğu dikkate alınarak, ...’ın yükseköğrenim görüp görmediği araştırılarak, yüksek öğrenim gördüğünün tespiti halinde ... için 25 yaş sonuna kadar tazminat hesabı yapılması hususlarında, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    3-Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
    Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
    Eş, çocuklar ile anne ve babanın desteklenen olduğu durumlarda destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir miktarını kendisine bir miktarını eşine, bir miktarını çocuklarına bir miktarını da anne ve babasına ayıracağı kabul edilmektedir. Desteğin gelirinden kendisine ayıracağı pay kadar eşine de ayıracağı, bu durumun Türk Medeni Kanun"unda ki eşitlik ilkelerine de uygun düşeceği, kendisine ayırdığı paydan daha fazla payı eşine ayırması hayatın olağan akışına uygun düşmeyecektir.
    Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16"şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14"er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5"er pay verilmesinin uygun olacağı, ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı belirlenmiş olup destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekmektedir.
    Somut olayda, destek evli ve destekten pay alacak bir çocuğu kalacak şekilde vefat etmiş olup destekten önce vefat eden babasının payının da anneye aktarılması gerekmektedir.
    Mahkemece bu hususları gözetmeden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmayıp, bu konuda aynı bilirkişiden ek rapor alınarak kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 10.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara